1946 yılında Trabzon Sürmene Yılmazlar köyünde dünyaya geldim. Hafızlık eğitimi aldım. 55 senedir Bursa’da yaşıyorum. Bizim doğudaki gibi arazimiz yoktu. Yani mecburen göçtük. Bizim bütün insanımız gurbette. Dünyanın her yerinde memleketlimiz var. Çünkü kendi memleketimizde iş olanağı çok fazla yok. Bu memleket bizim, her tarafında hakkımız var.
Bursa’ya geldim Oyak Renault’a girdim, 23 sene görev yaptım. 1993 yılından beri de ticaret yapıyorum. Bazı fabrikaların ihalelerine giriyorum. Şimdi bir rahatsızlığım var, 4 aydan beri tedavi görüyorum.
Bursa hemşerilerimizin çok olduğu bir yerdi. Geldiğimiz yıllarda burası henüz tam bir mahalle değildi. Yol bile yoktu. Taksi tuttum geldim, taksici resmen bu yola araba vurulur mu diye ağladı. Durdurdum adamı, bırak burada beni git dedim. Mahallede doğru düzgün komşumuz yoktu, her taraf tütün bahçesiydi. 1960’lı yıllarda burada bir mahalle oluşmaya başladı. Tek katlı evler yapıldı. 1980’li yıllardan sonra artık apartmanlar yapılmaya başladı ve eski komşuluklarda yavaş yavaş bitti. Benim annem bir yemek pişirir, alır komşuya götürürdü. Açar bakarlardı yemeğe, “aaa Ayşe Abla aynı yemekten bizde yaptık” derlerdi. Annem, “olsun siz bu yemeği alın, sizin yemekten de bir iki kepçe benim tasa koyun” derdi. Şimdi de yine aynı samimiyetle görüşen insanlar var ama çok az.
Kayınpederim Abdullah Türköz, Toprakçı Yokuşu’nda bakkallık yapardı. Hiç unutmam eşekle ekmek getirirlerdi.
Musababa mahallesinden akan birkaç tane dere vardı. Eskiden bu tarih bilinci de yoktu. Mesela derelerden birinin üzerinde kemerli bir köprü vardı, ortadan kalktı. Aşağı yukarı 35 yıl falan oldu. Sokak çeşmeleri vardı. Onlarda kayboldu. Bursa küçük bir İstanbul oldu. Bursa artık eski Bursa değil.
Mahalleye geldiğimizde elektrik ve suyumuz yoktu. Suyu 1972-1973 yıllarında çok zor şartlarda bağlatmıştım. Suyu mahalle çeşmelerinden taşırdık. Mahallenin bir kısmı Emirsultan Camisi’nin güney kapısındaki çeşmeden suyunu taşırdı. O çok güzel bir suydu. Sonradan sular değişti. Elektriği de sanıyorum aynı tarihlerde bağlatmıştık. Diyorum ya buralarda hiç bir şey yoktu. Yukarıya doğru her yer kestanelikti. Yol kenarlarında ceviz ağaçları vardı.
Bursa’nın asıl yerlileri çok asil ve hassas insanlardı. Çok kibar insanlardı. Ancak şimdi kalmadılar. Ben ilk buraya geldiğim zamanlarda bu çok dikkatimi çekerdi.