1930 Çanakkale Biga doğumluyum. 1938 senesinde Bursa’ya geldik ve Tahtakale’ye yerleştik. İlkokul 4 ve 5. sınıfı Nalbantoğlu İlkokulu’nda okudum. 1941/1942 yılı Sanat Okulu’na başladım 1948 yılında da mezun oldum. 16 sene kadar Abdal Mahallesi’nde oturdum. 1956’da evlendim, 1970 yılında da eskiden Selçukhatun şimdiki İbrahimpaşa mahallesine taşındım. Babam, Bursa’ya memur olarak geldi. Ben de kaportacılık yaptım.
1941-1942 yıllarında Temenyeri’nin altındaki DSİ tesislerinin orada dereye taşları dizer; suyu toplar ve o suda yüzerdik. Sanat Okulu’nun orta bölümüne giderken şapkalarımızda yeşil şerit, lisedeyken de kenarında yeşil biyesi olurdu. Normal okullar sarı şerit takardı.
Salı günleri Şafak Sineması’nda bayanlar matinesi olurdu. Okuldan kaçıp oraya giderdik. Tayyare, Şafak, İstanbul, bir de Ünlü Cadde’de İskender’in olduğu yerde bir sinema vardı. Mahfel’e bilardo oynamaya gelirdik. Gençliğimiz İkinci Dünya Savaşı’na rastladı. Ekmek vesikayla idi. Ekmeğe doyamazdık. Tahtakale’de, Feyiz Bey adında bir komşumuz vardı. Evinde bir sürü oyuncak bulunurdu; yalnız yaşardı. Evi müze gibiydi. Onun evinde oyun oynamayı çok severdim. Sümerbank’ın önünde 2 m çapında bir çınar ağacı vardı. O yolun açılması için belediye seferber oldu bir gecede çınarı oradan kaldırdılar. Çınar şu anki Dağlı Pastanesi’nin önündeydi. Yolun açılabilmesi için ağacın oradan kalkması gerekiyordu.
Mustafa Abanoz Selçukhatun Mahallesi’nde bakkaldı, aynı zamanda muhtarlık yapıyordu. Ben de ihtiyar heyetindeydim. Nasuhpaşa Hamamı’ndan yukarı çıkarken bir bakkal ve yanında da bir manav vardı.
Hocaalizade Camisi’nin üstünde Ihlamur Apartmanı’nın olduğu yerde ahşap bir bina bulunmaktaydı. II. İlkokul diye geçerdi. Nalbantoğlu İlkokulu da denirdi. 4 ve 5. sınıfı orada okudum. Sonra orası erkek talebe yurdu oldu. I. İlkokul da Atatürk İlköğretim Okulu’ydu.
Ayhan Pidecioğlu ile komşuluk yaptık. Kendisi belediyede görevliydi. Lütfü Özge, Sanat Enstitüsü öğretmeniydi. Remziye Hanım teyzede komşularımızdan birisiydi. Eskiden komşuluklar çok iyiydi ama sonradan herkes koptu. Mahallemiz eski Bursalıların oturduğu bir muhitti. 1970’lerde bende ve Lütfü Bey’de araba vardı. Mahallede de anca 4-5 ailede araba bulunmaktaydı. Ben kaportacıydım. 1970’den 1980 yılına kadar genelde 1950 model arabaları ortadan keser, uzatır; ikili kanepe koyar; İstanbul’a gönderirdik. Böylece 7 kişilik dolmuş olurdu.
Mahallemize mekanik otopark yapıldı; mahallenin iklimi de değişti. Bu otoparktan bütün mahalle rahatsız; ama hiçbirşey yapılamıyor.
Sibel Gök tarafından 24 Mayıs 2010 tarihinde görüşülmüştür.