1929 İnegöl doğumluyum. Umurbey Mahallesi’ne 4-5 yaşlarında geldim. Babam İnegöl merkezden Bursa’ya gelerek Umurbey Mahallesi Kapıcı Cadde, Kapıcı Çıkmazı’na ev yapmış. Ben aynı evde altmış yıl oturdum. Babam uzun yıllar askerlik yapmış; Van, Kars ve Yemen’e gitmiş.
Yetmiş yedi yıllık bir Umurbey mahalle sakini olarak aklımda kalan Umurbey’i şöyle anlatmaya çalışayım: Umurbey büyük bir sanayi bölgesiydi. Yenimahalle, Mollaarap gibi civar mahallelerden çalışmak için işçiler gelirdi. Kapıcı Caddesi üzerinde şimdiki otomobil müzesi ve parkın bulunduğu yerde Gaffarzade’nin oğulları İpekerlere ait ipek ve dokuma fabrikası vardı. Çobanbey Türbesi ile İpeker Fabrikası arasında Sait Ete ve oğlu Orhan Ete’ye ait boya fabrikası bulunuyordu. Kapıcı Caddesi üzerinde yine Resulzade ünvanlı şahsa ait Cumhuriyet İpek Fabrikası vardı. Umurbey Hamamı karşısında Şark Fabrikası, yine hamamın yanında Selâhattin ve Muzaffer Türkünlere ait dokuma fabrikası vardı. Çavuş Sokak’ta Şenipek Dokuma Fabrikası, Cıngıllı Sokak’ta boya fabrikası, Çobanbey Caddesi üzerinde Beylik Fabrikası, Efe Sokak’ta Tevfik İpekman’a ait dokuma ve büküm fabrikaları bulunuyordu.
Talimhanenin karşısında Hasene Sağışman’a ait boyahane fabrikası, Vefikiye Camisi’nin yanında Kadriye Yenal ve Hakkı Sumru’ya ait dokuma fabrikası vardı. Umurbey’in batı sınırında kalan yerde İpekerler’e ait dokuma ve boya fabrikası, onun hemen bir sokak üstünde, akrabalık bağım da olan, Cumalı Yusuf Ziya Akipek’e ait Tomas isimli Yıldız İpek Fabrikası bulunuyordu. Daha sonra el değiştirdi ve Atlas Boya ve Emprime Fabrikası adını aldı. 1955 yılından 1976 yılına kadar bu fabrikanın müdürlüğünü yaptım ve emekli oldum.
Kapıcı Caddesi üzerindeki evimiz 1985-1990’lı yıllarda belediye tarafından yeşil saha ve otopark yapılma gayesi ile (civardaki inşaat müteahhitlerinin talebi ve baskısı üzerine) istimlak edildi. Uzun bir müddet sağlık ocağı ve muhtarlık olarak kullanıldı.
Muhtar Mehmet Efendi ve rahmetli Erdoğan Uçarsu, Vefikiye Camii müezzini Recep Hafız, Güvenspor oyuncularından Tank İsmail ve Kaptan İzzet ilk aklıma gelen Umurbeyli isimlerdendir.
Mahallede komşuluklar çok güzeldi. Ramazanlarda mahalleli Kapıcı Caddesi’ne çıkar ezan saatini beklerdi. O zaman Tophane’den atılan top mahalleden görünürdü. Bizden önce ise mahallede çok Ermeni ve Rum varmış. Karaağaç Mahallesi’ndeki İpekerlerin işlettiği boyahane Rumlarınmış. Babam orada bekçilik yapmış. İşgal zamanlarında buradaki Rumların da huzuru kalmamış. Buralardan giderken komşularımızdan biri babama hatıra bir duvar saati bırakmış. Bıraktıkları saat duvarımda çalışır durumda asılıdır.
Bir de hatırladığım, II. Dünya Savaşı döneminde, Setbaşı İlkokulu’nda okurken siren seslerini duyduğumuzda okulun üst tarafındaki Rum kilisesine gidip ses geçene kadar saklanmıştık. 1948’de Tophane Meslek Lisesi’nden mezun oldum. Bir yıl kadar Kadriye İnal Fabrikası’nda dokuma tezgâhlarının yenilenmesinde çalıştım. Daha sonra Eskişehir’de tayyare fabrikasında bir buçuk yıl kadar çalışarak İzmir’e askere gittim. Uçak fabrikasından aldığım sertifika ile askerde de ağır silah fabrikasında bakımcı oldum. Askerliğimde Manisa Topçu Alayı’ndan, 1938 yılında Dolmabahçe Sarayı’ndan Sarayburnu’na kadar Atatürk’ün cenazesini taşıyan top arabasını getirdiler. Bu top arabasının revizyonunda çalıştım. Hala bu top arabası Anıtkabir’deki müzede sergilenmektedir ve üzerindeki bilgilendirme levhasında: “Dolmabahçe’den Sarayburnu’na kadar Atatürk’ün cenazesini taşımıştır” diye yazmaktadır.
Cengiz Bütün tarafından 15 Kasım 2012 tarihinde görüşülmüştür.