1948 yılı Balıkesir doğumluyum. 1951 yılında Akbıyık Caddesi No: 48’e taşındık. Annem, Fatma Muzaffer Özerdem, o mahallenin yerlisiydi. Torunlar ailesinin bir ferdiydi. Babam, Hilmi Ziya Özerdem Ziraat Bankası müfettişiydi. Emekli olunca Koza Birlik’in genel müdürlüğünü yaptı. O zamanlar Zeytin Birliği ile Koza Birlik, birlikteydiler.
Mahallemiz, eski kaldırım taşlarıyla döşeliydi. Evler ahşaptı. Beton ev yoktu.
Komşularımız Şehbenderler, Endezler, İffet Hanımlar’dı. Altımızdaki ahşap evde Muammer Hanım ve Muammer Beyler (karı koca ikisinin de isimleri aynıydı) otururdu. Evlerinin bahçesinde, mahzen vardı. Yazın her şeyi soğuk tutardı.
Oturduğumuz ev, annemin dayısı Osman Bey’den bize kalmıştı. Evin üst tarafında yine bize ait bir ev vardı; orayı Erkek Lisesi’ne yatakhane olarak kiraya vermiştik. Daha sonra müteahhide verilerek, apartman oldu. 1900’lü yıllarda Akbıyık Caddesi’nde büyük bir yangın çıkmış. Osman Dayı yangından sonra evi tekrar yaptırmış.
Mahalleden yoğurtçu, ciğerci, sütçü, sebzeci geçerdi. Hepsinin saatleri olurdu ve hep aynı saatte geçerlerdi. Macuncular vardı. Macun şekerini sopaya dolayıp satarlardı. Dondurmacılar, mahalle aralarında dondurma satarlardı. Çöplerimiz at arabalarıyla toplanırdı. Bakkalımız, kız lisesinin karşısında İskender Eligür’ün babası ve amcasıydı. Daha sonra İskender abi dükkânı büyüttü.
Cenazelerde, cenaze evine yemek götürülürdü. Akşam tebareke okunduktan sonra şimdiki gibi bir şey dağıtılmazdı. Herkes çıkar; evine gelirdi. Cenaze töreninden sonra hocalara devir parası verilirdi.
Mahallede sabah kahvelerimiz vardı. Komşulara çat kapı gidilirdi. Çay yoktu. Gelen misafire kızılcık şurubu, gazoz ikram edilirdi. Tuzlu kurabiye (kabartma tozu yerine küllü su kullanılır) ve cevizli lokum, bir de bisküvi verilirdi. Güzel bir kâsede, güzel bir tepsiyle reçel ikram edilirdi. Tepsinin bir köşesinde su dolu bir bardak, diğer köşesinde de içinde çay kaşıkları olan bir bardak bulunurdu. Kullanılan kaşıklar su dolu bardağa konurdu. Evlerde gümüşten yapılmış çok şık reçel takımları olurdu.
Teyzem Müşerref ud çalardı. Televizyon yokken komşulara gider; akrabalarımızla çok sık görüşürdük. Erkekler bir odada, kadınlar bir odada otururdu. 1969 yılında televizyon almıştık.
Ben ilkokulu Özel Yeni Okul’da; yani daha sonraki ismiyle Çizakça’da okudum. Okulum Gökdere Caddesi’nde, Gökdere Apartmanı’nın olduğu yerdeydi. Daha sonra, okula Kız Lisesi’nde devam ettim. Liseden sonrada Bursa Eğitim Enstitüsü’nde okudum ve öğretmen oldum.