Hasan Arıkan ile sözlü tarih görüşmesi

Ben Hasan Arıkan. 1932 doğumluyum. İlkokul mezunuyum. Mahalleye 1945 de geldik. İlk gelişimiz Süleyman Çelebi okulunun arasıdır.

Bizim hayatımız 1945’ den bugüne kadar İvazpaşa- Tahtakale içinde geçti.

1952- Heykel Önü

Bizim zamanımızda mahallede eskici Mehmet Dede, Üftade Hazretleri, okulun orda da Kazgane Hazretleri’nin yatırları vardı.

Bizim ailemizde Bulgaristan’ da şehit olan amcalarımız var; ama mahalleden başka var mı bilmiyorum.

Düğünler evlerin bahçelerinde yapılırdı. Kadınlar kendi aralarında kına yaparlar; erkekler de kendi aralarında çalgı çalıp eğlenirlerdi. Pazar günü gelini alıp getirirler, damadı çekirgeye gezmeye götürürler; akşam oldu mu yatsıdan sonra tekbirle damadı kaparlardı.

Sünnetler de aşağı yukarı öyleydi. Kızılay’da zenginlerin himayesinde sünnetler olurdu. Sünnet olacak çocuklar mutlaka Emir sultan hazretlerine götürülürdü.

Hıdrellezlerde Hürriyet’ e, Geçit’ e ailecek, kamyonlarla gidip eğlenip geri dönerdik. Eskiden esnaflar erkenden dükkânını açardı. Erken açmayan esnafın dükkânının önünü süslerlerdi.

1960 – Tahtakale Terzi Dükkanı Hasan Arıkan, Sabri, Muzaffer Arafartalar

İnsanlar birbirlerine destek olurdu ama mahalle insanları genelde fakirdi. Ben 18 yaşındayken bir ayakkabıyı zor aldım. Şimdi evler ayakkabı deposu. Şimdi biz dört haneyiz ama 30dan aşağı ayakkabı yoktur.

Cenazelerde hoca evden çıkarken dua eder; mezarda da dualar okunur öyle defnedilirdi. Zengin evlerinde bir şeyler olurdu ama fakirlerde yoktu. Cenaze evine komşular yemekler götürürdü. Hala da var o adet.

Hacı karşılama yine vardı ama bu günkü kadar revaçta değildi. Zaten belirli insanlar gidebiliyordu hacca. Onlarda hac dan geldiğinde ziyaret edilir; elleri öpülür; zemzemler ihram edilirdi.

1961 Tahtakale Terzi Dükkanı Hasan Arıkan, Mehmet Söyler, Arif Söyler, Hoca Bahattin

Biz buraya geldiğimizde elektrik vardı. Mustafa Kemal paşadaki evimizde yoktu. Siyah beyaz televizyonu Mustafa Kemal Paşa’dan 5 bin liraya ayda 50 lira taksitle almıştık. Telefon yokken postacı mümin abinin evinden haberleşirdik. Dağ köylerinin postacısıydı; kahvede oturup gelen herkese mektuplarını verirdi.

Tahtakale tuvaletleri yanında dişçi Ahmet vardı. Hem diş yapar; hem kara kerpetenle diş çekerdi. Mahallede deliler de vardı. Deli Nuri; Deli Ayten, İsmail hakkı. Bunların dışında da ismini hatırlayamadığım vardı.

Mahallede öğretmenler vardı. Okulda, Yaşar Saker vardı. Eski belediye Başkanı Erdem Saker’ in babası, öğretmendi.
Bizim bildiğimiz kadarıyla burada gayrimüslim yoktu. Yalnız yukarıda tenekecilik yapan bir Yahudi vardı.

Biz buraya gelmeden 4-5 sene evvel şu temiz cadde tabakhaneymiş. Sonra fabrika oldu. Şimdi apartmanlar var.

Tahtakale de bayramlar çok renkli geçerdi. Bayram eğlenceleri de pınar başında olurdu. Cambazlar gelirdi. Çınar ağaçlarına teleferik gibi tel bağlayıp aşağı doğru salarlardı. Ramazanlarda hanlarda iftarlar olurdu. Komşular iftara çağrılırdı.

SEYİT AKDOĞAN – 12.06.2010

ARAMA YAP