1950 Mudanya doğumlu eski endüstri meslek lisesi mezunuyum 1970 yılında evlendim Eşimin dedesi cumhuriyet öncesi Kafkasya’dan göç eden bir gurupla Dağıstan’dan Türkiye ye gelmiş; eşim şeyh Şerafettin in torunlarındandır. Osmanlı o zaman göç gelen gurubu Yalova tarafında süpürgelik mevkii Güney köyünde yer gösterir ve bir kısmı Bursa Armutköy bir kısmı da Tahtakale ye yerleşir.
Eşim 1960 da İş bankası, merkez şubesinde işe başladı. 1970 de Yenişehir’e tayin i çıktı.Biz orada evlendik; en son Mustafa Kemal Paşa şubesinden emekli olduktan sonra; yine mahallemiz Tahtakale ye yerleştik. Bu mahallede eskici Ali dede vardır. Eşimin akrabalarından! Birde benim bildiğim mahallede Akbıyık ve Gözeteci dede vardır. Söylencelere göre bunlardan Akbıyık dede; çevresinde oturan insanları sevdiği zaman, o insan onun civarından gidemezmiş ve oradan ev alırmış. Bize de nasip oldu; bizim de burada evimiz oldu. Mahalle halkı, her zaman olduğu gibi düğünlerde de çok yardımlaşır. Eskiden beri Bursa insanı çok tutarlıdır; gelenek ve göreneklerine bağlı insanlar yaşar burada!
Bursa’nın kadınları da bugünkü kadar çalışmaz; genelde ev hanımı olurdu. Mahallede doğum zamanında mevlitler okutulur; şerbetler dağıtılır; değişik ikramlarda bulunulurdu. Doğan çocuğa isim koyma işini, ailenin en yaşlısı veya komşularında saygın, yaşlı kişiler varsa; o kişi yapardı. Evliliklerin çoğu görücü usulü yapılır; anlaşarak evlenen yok denecek kadar azdı Yani görücü usulü olur; bu konuda büyüklerin önüne geçilmezdi. Kaçarak evlenen olmazdı.
Bunun dışında hıdrellez geleneğimiz vardı; bunu da Temenyeri’nde kutlardık. Eskisi gibi olmasa da; hala orada bu gelenek olur; bizim gençliğimizde bir gün önceden gider; kâğıtlara istekler yazılır, okunur; dereye atılırdı. Dualar okunur eğlenceler olurdu.
Cenazelerimizde de yardımlaşma olurdu; komşular cenaze evine yemekler götürerek acılarına ortak olurdu. Yedi gün tebareke okunur ve duası olurdu. Yine kırk ı olur cemaat kalabalık olursa camide olur; kalabalık olmazsa evde okunurdu.
Asker uğurlaması ise askere gidecek delikanlı komşularını gezer “allahaısmarladık” derdi. Mutlaka burada ona, küçükte olsa hediyeler verilirdi. Askere gideceği gün komşular yatsı cemaati ile onun evine gider; orada dua edilip uğurlanırdı.
Hacılarda da böyle olur; onların dönüşünde”hoşgeldin”e gidilir; hacı da mevlit okuturdu. Misafir ağırlamalarımız da çok özenli olurdu. Bu yüzden evimizin temizliğini ve yemeklerimizi itina ile yapardık. Misafirimiz eğer çocuklu ise önce çocukların yemeğini yedirirdik ki; anneleri de rahat yemek yesin! Evlerde ben hatırladığımdan beri hep radyo veya telefon vardı. Telefonlar o zaman postaneden bağlatılırdı. Televizyonu da 1974 de aldık Bir de o yıllardaki doğumlar genelde evlerde yapılır; hastanede doğum çok nadir olurdu. Yine nazar okuma ve kurşun dökme vardı. Tahtakale’lin de bilinen isimleri saker ve burlu dur. Ramazanda her gün başka komşuda eğlenceler yapılır; Bursa’nın da bayram yeri Pınarbaşı idi.
SEYİT AKDOĞAN 30.09.2010