Rahmi Dede, Y. Mimar
Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu, Uludağ Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü
Türkiye’de birçok kent, tarih içinde etkin olmuş farklı uygarlıkların bıraktığı izler üzerinde kurulmuş ve gelişmiştir. Tarihi kent merkezlerinde, özellikle ticaret alanlarında belirgin olan bu izler, kentlerin zaman içindeki biçimlenmesini de etkiler. Günümüzde yaya ulaşımının kolaylıkla sağlanabildiği tarihi kent merkezlerinin ve ticaret alanlarının yoğun bir kullanıma sahip olduğu gözlenmektedir. Ancak, son yıllarda değişen teknoloji, sosyo-ekonomik ve idari yapı, bunlara bağlı olarak farklılaşan kullanıcı gereksinmeleri, yeni ticaret mekanlarının oluşumuna yol açmıştır. Alışveriş merkezleri olarak tanımlanan bu yeni mekanların büyük alan kullanımı gerektirmesi, genelde kentin periferisinde yer almalarına neden olmuştur. Kent, merkezden dışa doğru gelişmiş, yaya ulaşım sınırlarının dışına taşmıştır.
Bu çalışmada, Bursa tarihi ticaret merkezinin ne kadar tercih edildiği ve hangi amaçlar doğrultusunda kullanıldığı analiz edilerek, modern ticaret merkezleri ile karşılaştırma yapılması hedeflenmektedir. Tarihi kent merkezleri ve ticaret alanlarının oluşum süreci kadar, bu merkezlerin günümüzdeki kullanım biçimlerinin, kullanıcılar üzerindeki psikolojik etkisinin ve algılanma düzeyinin irdelenmesi de önemlidir. Yapılan bu irdeleme aracılığıyla, Bursa’nın önemli bir bölgesi olan tarihi ticaret merkezinin geleceğe taşınmasına yönelik önerilere ulaşılabileceği düşünülmektedir.
Bursa Tarihi Ticaret Merkezinin Oluşum Süreci
Bursa kenti Osmanlılar tarafından fethedildiğinde, kentin ilk kurulduğu tepeyi çevreleyen surlar dışında belirgin bir yerleşimin olmaması, geleneksel çarşı bölgesinin boş bir alana kurulmasını sağlamış, konumlanma özelliklerinin dışında, çarşının kendi içinde herhangi bir engel olmadan gelişmesine olanak sağlamıştır. Kent duvarlarının dışında Sultan Orhan’ın, sonradan giderek gelişen çarşı bölgesinin nüvesini oluşturan külliyesi için seçilen yerin, o dönemde oldukça ıssız ve ürkütücü olduğu belirtilmektedir.[1] Ancak, surlara yakınlığı nedeniyle güvenliğinin sağlanabileceği düşüncesi ve topoğrafik özelliklerinin yerleşmeye uygun olması, alanın tercih nedeni olmuştur.[2] Bursa kentinin şekillenmesinde, Orhan Bey ile 1339 yılında başlayan ve sonraki dört sultan tarafından yapılmasına devam edilen külliyeler etkili olmuştur. Bu külliyeler çevresinde konut alanları oluşmuş, ayrıca Orhan Bey sonrasında tahta çıkan diğer sultanların kent merkezindeki mevcut yapıları onarmaları ve yeni yapı yaptırmaları sonrasında, kent merkezi ve ticaret alanları gelişimini sürdürmüştür.[3]
Bursa kenti ve geleneksel ticaret alanı ile ilgili kaynaklar ve hazırlanan haritalar incelendiğinde, kentin gelişim hareketleri, ticaret bölgesinin oluşmasında etkin rol oynayan yapılar, bu yapıların inşa edildiği dönemler ve çarşıya olan etkileri net bir şekilde görülmektedir. Orhan Bey döneminden II. Bayezıd dönemine kadar uzanan süreçte, Bursa geleneksel ticaret alanının temel yapıları (Çizelge 1) incelenerek, Bursa kenti için hazırlanan ilk kapsamlı çalışma olan 1862 Suphi Bey haritası üzerine işlendiğinde, ‘Geleneksel Yaya Ticaret Aksı’nın oluşma biçimi ortaya çıkmaktadır. (Şekil 1)
İncelenen kaynaklarda, kent merkezindeki ilk yapıların, Orhan Gazi döneminde inşa edilmiş olan Orhan Cami, Emir Hanı ve Orhan Hamamı olduğu görülmektedir. Osmanlı döneminin temel planlama ilkelerinin Orhan Bey zamanında bu şekilde oluştuğu, dini yapılar ile eğitim yapılarının bir arada kurgulandığı, bu yapıların gereksinimlerini karşılayan ticaret yapılarının da yakın çevrede inşa edilerek, yeni bir merkezin oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Orhan Gazi’nin vefatından sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nun başına geçen oğlu I. Murad, Emir Hanı’nın batısında bir başka han yaptırmıştır. O dönemde, yağ tüccarları tarafından kullanıldığı söylenen bu han, içinde tartma işleminin yapılması nedeniyle, kantar anlamına gelen “Kapan Hanı” olarak adlandırılmıştır.[4] Bursa için hazırlanan haritalar ve güncel durum çakıştırıldığında, Kapan Hanı’nın bir bölümünün, Atatürk Caddesi’nin açılması sırasında ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.
I. Murad’dan sonra tahta çıkan I. Bayezıd, geleneksel Bursa çarşı bölgesinin gelişiminde önemli rol oynayan yeni yapıların alana eklenmesini sağlamıştır. Bu dönemde, Osmanlı temel planlama ilkeleri çerçevesinde, dini bir yapı olan Ulu Cami ile birlikte bir ticaret yapısı, yine aynı vakfa gelir getirmek üzere bir hamam yapısı inşa edilmiştir. Söz konusu ticaret yapısı, iç mekanında değerli ürünlerin satıldığı, dışında ise dükkan dizilerinin olduğu bir bedestendir. Uluslararası ticarette önemli bir yer edinen bu bedesten, kendinden önce inşa edilen yapılara paralel olarak konumlandırılmış, dış yüzeyindeki dükkan dizileri ile ileriki dönemlerde oluşacak ticaret aksına referans oluşturmuştur.
Osmanlı dönemi kentleri incelendiğinde, genel olarak Bursa’dakine benzer bir yapılanma görülmektedir. Osmanlı kentlerinin merkezinde dini bir yapı olan cami, camiye gelir getirmesi için yakın bir noktada konumlandırılan bir ticaret yapısı ve bir hamam bulunmaktadır. Ticaret fonksiyonu içeren en önemli yapı Osmanlı kentlerinde kuşkusuz bedestendir. Gerek iç mekanında değerli malların satılması, gerekse dış yüzeyinde bulunan dükkan dizileri, ticaret bölgelerinin gelişiminde belirleyici rol oynamıştır. Sonraki dönemlerde eklenen dükkanlar, bedestenin konumuna göre yerleştirilerek, yaya ticaret akslarının oluşmasını sağlamıştır.
Bursa’da tarihi kent merkezinde I. Bayezıd döneminde inşa edilen yapılar, ticaret bölgesinin kullanıcı yoğunluğunu arttırmış, daha sonraki sultanlar tarafından da bölgeye önemli kamusal yapılar eklenmiş, böylece II. Bayezıd dönemine gelindiğinde Bursa’da belirgin bir ticaret bölgesi ve ‘Yaya Ticaret Aksı’ ortaya çıkmıştır. Tarihsel süreçte birçok yangın ve deprem geçiren, büyük bölümü zarar gören, yeniden planlanarak bugünkü görünümüne kavuşan bu bölge, Bursa’nın en önemli kentsel alt bölgesini oluşturmuş, dünya ticaretinde önemli roller üstlenmiştir.
Günümüzde de etkinliğini sürdüren Bursa tarihi ticaret merkezi ve ‘Yaya Ticaret Aksı’, son yıllarda sayıları hızla artan alışveriş merkezleri ile yarışmakta, kullanıcıların gereksinimlerine yanıt verdiği ölçüde yaşamını sürdürebilmektedir. Dünya ticaret tarihinde önemli bir yeri olan bu bölgenin korunarak yaşatılması için benimsenmesi gereken yöntemlerin belirlenmesinde, bölgenin kullanım yoğunluğunun ve kullanıcı gözüyle yapılan değerlendirmelerin yararlı olacağı kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda, 2004 ve 2009 yıllarında, benzer gün ve iklim koşullarında gerçekleştirilen kullanıcı anketleri, kullanıcı yoğunluğu ölçümleri ve sektörel analizler istatistiksel yöntemler ile değerlendirilmiş ve bölgeye yönelik somut veriler elde edilmiştir.
Alan Çalışması: Bursa Tarihi ‘Yaya Ticaret Aksı’
Çalışma alanı olarak seçilen tarihi ‘Yaya Ticaret Aksı’, Bursa geleneksel çarşı bölgesi içinde yer alan, tarihi ticaret mekanlarını ve özelleşmiş bölgeleri birbirine bağlayan, doğu-batı doğrultusunda gelişmiş bir mekandır. Kuzeyinde Cumhuriyet Caddesi, güneyinde Atatürk Caddesi, doğusunda İnönü Caddesi ve batısında yine Atatürk Caddesi ile sınırlandırılmış geleneksel ticaret bölgesinin açık ve kapalı çarşılarını oluşturan, Bakırcılar Çarşısı, Kapalı Çarşı, Uzun Çarşı, Tuzpazarı ve Okçular Çarşıları’nın olduğu yaya aksı üzerinde yapılan alan çalışmasında, mekan üzerinde sıralanmış ticaret birimlerin sektörel dağılımı, mekandaki kullanıcı yoğunluğu ve kullanıcıların mekan ile ilgili görüşleri saptanmıştır. Bölge, ana yapı gurupları ve ulaşım şeması ile birlikte değerlendirildiğinde, dört farklı alt bölüme ayrılmış, bu bölümlerin sektörel dağılımları, buna bağlı kullanıcı profilleri ve mekansal gereksinimler araştırılmıştır. (Şekil 2, 3, 4, 5)
2004 2009
2004 2009
2004 2009
2004 2009
Bursa geleneksel ‘Yaya Ticaret Aksı’, tarihsel süreçte doğu-batı yönünde gelişmiş, özelleşmiş ticari fonksiyonların yer aldığı, dört ana çarşı parçası ile tanımlanmış bir kentsel mekandır. Bu dört parçayı oluşturan, batıdan doğuya doğru, Bakırcılar Çarşısı, Kapalı Çarşı, Uzun Çarşı ve Tuzpazarı-Okçular Çarşıları, kesintisiz yaya sirkülasyonuna olanak veren lineer bir yapı sergilemektedir. (Resim 1, 2, 3, 4, 5) Bu lineer ticaret mekanının kullanım yoğunluğunun belirlenebilmesi için, dört çarşı bölümünü birbirinden ayıran ve mafsal noktaları olarak tanımlanan kent mekanlarında, 2004 ve 2009 yıllarında ikişer gün olmak üzere, bir saatte geçen kullanıcı sayısı ölçülmüştür.
Ölçümler, çarşıların ara kesit noktalarında, batıdan doğuya doğru hareket eden kullanıcılar göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. Basit gözlem yoluyla elde edilen veriler ışığında, aksın kullanımında yaya hareketlerinin doğu yönünde olduğu, kent merkezinin, alanın batısında ve güneyinde yer alması nedeniyle kullanıcıların ağırlıklı olarak bu yönlerden geldiği saptanmıştır. Belirlenen mafsal noktalarına yerleştirilen sekiz kişi tarafından, hafta içi ve hafta sonu birer gün olmak üzere, alanın en yoğun kullanıldığı gözlemlenen 14:00 ve 15:00 saatleri arasında, aks boyunca giriş çıkış yapan kullanıcılar sayılmıştır. Sayım noktalarının sekiz adet olması nedeniyle, haftada iki kez sayım yapılabilmesi için onaltı yardımcı elemana gereksinim duyulmuş, belirlenen tarihlerde bu onaltı kişinin bulunabilmesinde yaşanan zorluk nedeniyle, 2004 yılında üç gün, 2009 yılında iki gün sayım yapılabilmiştir. Dolayısıyla, sayımlar 2009 yılında iki gün ile sınırlı kalmış, sonuçta yıllar arasında daha doğru bir karşılaştırma yapabilmek için, 2004 yılında yapılan bir sayım değerlendirilmeye alınmamıştır. 2004 ve 2009 yıllarında, benzer iklim koşulları ve tarihlerde, sıradan bir Çarşamba ve sıradan bir Cumartesi günü seçilmiştir. (Çizelge 2 ve 3)
Bursa tarihi ‘Yaya Ticaret Aksı’ üzerinde yoğunluk ölçmeye dayalı yapılan çalışmalar sürecinde çalışma alanının sayısal olarak kesin bir şekilde tanımlanabilmesinin çok zor olduğu ortaya çıkmıştır. Yaya aksı üzerindeki kullanıcı hareketlerinin ve yönlerinin değişiklik göstermesi, belirli zaman dilimlerinde sayım noktalarındaki yoğunlaşma gibi nedenlerden dolayı, sayım yapan kişilerin algı düzeylerine bağlı olarak, yaklaşık sonuçlar elde edilmiştir.
Kullanıcıların ‘Yaya Ticaret Aksı’na katılım yerlerinin farklılığı, mafsal noktalarında oluşan kullanıcı yoğunluğu, yayaların aks üzerinde iki yönde de hareket etmesi sonucunda, sayımı yapan bireyin, mekana birden fazla giriş yapan veya mekana giriş yaptıktan hemen sonra aynı noktadan geri dönen kullanıcıları ayıramaması nedeniyle, ortaya çıkan sayısal veriler genel bir değerlendirme yapabilmek için kullanılmıştır. Mekanın, yalnızca bir giriş ve çıkıştan oluşan, kapalı lineer bir yapıya sahip olmaması, farklı noktalardan katılıma ve aynı zamanda kaçışa yol açmakta, mekanı birim zamanda kullanan yayaların kesin ölçümünü zorlaştırmaktadır..
Yine 2004 ve 2009 yıllarında kullanıcılar ile yapılan anket çalışmasında, mekana geliş nedenleri araştırılmış, kullanıcıların belleklerinde yer eden objelerin aks boyunca belirlenmesine çalışılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda, Bursa Kapalı Çarşı ‘Yaya Ticaret Aksı’nın, kendi üst, alt ve yan kabuklarını oluşturduğu, çevredeki diğer mekanların düzlemlerinin algılanmasını engellendiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla, aks üzerinde hareket ederken, ana yapıların kubbeleri veya yakın çevrede bulunan cami minareleri çok az açıdan görülebilmekte, kullanıcıların tarihi bir mekan içinde olduklarını algılama hissi zayıflamaktadır. Ancak, hareketin kesintisiz devam etme zorunluluğu ve aks üzerinde yayaların dinlenmesi için gerekli düzenlemelerin olmayışı, kullanıcıyı aksın dışına itmekte, kısa süreli dinlenme için han yapıları tercih edilmekte, bu kısa dinlenme sürecinde, tarihi özellikleri yoğun olan kentsel bir mekanda bulunduğunu algılamaktadır. Mekana yalnızca bu han yapılarında zaman geçirmek için gelen kullanıcılar bu saptamaların dışında tutulmuş, anket sonuçlarından elde edilen düşük oranları oluşturdukları belirlenmiştir.
Değerlendirme
Günümüzde modern kentlerin bir parçası haline gelen ve sayısı giderek artan alışveriş merkezleri, kullanıcılara yapay bir ortam yaratarak bir çekim merkezi oluşturmakta, yalnızca alışveriş eyleminin gerçekleştirilmediği, çocuk oyun alanları, kültürel etkinlik alanları, sinema ve eğlence merkezleri de içeren mekanlar sunmaktadır. Bursa tarihi ticaret bölgesinin, alışveriş merkezlerine alternatif bir çekim merkezi olabilmesi ve korunarak yaşatılması için bütüncül bir planlama anlayışı ile ele alınarak, tüm bölgenin değerlendirilmesi, uygulamaların bu değerlendirme sonrasında yapılması gerekmektedir. Önerilecek uygulamalar, tarihi doku içerisinde sosyal paylaşımların gerçekleştirileceği alanlar, kültürel etkinlik alanları, oyun alanları gibi modern kentin kullanıcıları tarafından talep edilen işlevler ile zenginleştirilirse, kullanıcıların yapay kent mekanları yerine, yaşayan ve nefes alan bu tarihi merkezi tercih etmelerine katkı sağlayacaktır.
Bursa kentinin önemli bir markası olabilme potansiyeline sahip olan tarihi ticaret bölgesi, yalnızca yaya aksı değil, aksı kesen diğer yaya yolları üzerinde yer alan, aksı oluşturan düşey kabuğun algılanmasını engelleyen dükkan cephelerindeki niteliksiz eklentilerin temizlenmesi ile daha net ve farklı bir görünüm kazanabilir. Bu eklentiler, yaya yoluna taşan vitrin, tabela, cephe elemanları gibi, yaya aksının sınırlarının algılanmasını zayıflatan ve psikolojik yorgunluk yaratan öğeler olup, aynı zamanda, ana yaya aksını kesen diğer yan akslar üzerinde de bulunmakta, kullanıcı hareketi sırasında karşılaşılabilecek sürpriz mekanların algılanmasını engellemektedir.
Bursa tarihi ‘Yaya Ticaret Aksı’, günümüze kadar ulaşan şekliyle, çevresindeki yapılar ile iç içe geçmiş işlevler ve mekanlar bütünüdür. Buradan yola çıkıldığında, ticaret bölgesi içerisinde yapılacak uygulamaların, bütüncül bir anlayışla ele alınması, yaya aksı ile çevresindeki yapıların ilişkilerinin düşünülerek birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Tek yapı ölçeğinde yapılacak uygulamaların, alanın bütünündeki mekansal kurguya zarar verebilme ve kentsel kullanım açısından farklı yoğunluklara neden olabilme olasılığı vardır. Bursa tarihi ticaret bölgesinin temelinin atıldığı 1339 yılından bu yana aynı işlevi devam ettirebilen, bu süreç içerisinde birçok olay ve kişiyi barındıran canlı bir mekan olarak, gelecek dönemlerde de aynı özenle kullanılarak yaşatılabilmesi için, modern kentin ticaret yapıları ile kıyaslanmadan, kullanıcıların tarihsel ortamı daha çok algılaması sağlanmalı ve aidiyet duygusu arttırılmalıdır.
Günümüz modern alışveriş merkezlerinin sunduğu yan aktivite mekanlarına benzer bir biçimde, tarihi ‘Yaya Ticaret Aksı’nda da farklı fonksiyonlar içerecek yeni açık veya kapalı mekanlar oluşturulabilir. Böylece, var olan potansiyelin değerlendirilmesiyle, anket sonuçlarından elde edilen ve kullanıcıların mekana geliş sebebi olan ticaret işlevi dışında, kültürel, sanatsal ve eğlence işlevleri için de kullanılabilecek büyük bir kentsel bölge açığa çıkmış olacaktır.