Fuat Kurter ile sözlü tarih görüşmesi

22.02.1959 doğumluyum. 1965 yılında Babam Murat Kurter ile kuyumculuğa başladım. Okumadığım için çarşıya geliyordum. Yani ömrümün çoğu burada geçti.

O zamanlar sabah saat 6.00’da müşteri gelir, alış verişini yapar, köyüne dönerdi. Sabah namazından sonra dükkânlarımızı açardık. Şimdi ise 9.00’u bazen de 10.00’u buluyor. Dükkân önlerinde ısınmak için yaktığımız mangallarda, kahveci olmasına rağmen cezvelerde kahveler yapardık. O dönemler çok keyifli geçerdi. Şahsen ben çok keyif alırdım.

Önceleri Vakıflar’da meşhur Gafur Bey vardı. Burasını Vakıflar bize kiraya verdiği için,  kira ödemelerini toplamaya o gelirdi ve her geldiğinde esnafa “çocuklar nasıl, bugün ödeye bilecek miyiz?” derdi.

Önceleri ceketini iliklemeden bu dükkândan içeri giren müşteri yoktu. Şimdi ise selam vermeden malı bankonun üstüne atarak “bak bakalım, bu kaç para yapıyor?” deniyor. “Dur bakalım ben bu malı alacak mıyım, bu mal senin mi?” demeye fırsat bile kalmıyor. Önceden mal satarken bile utanarak sakınarak mal satılır, alınırdı.

Bayramlarda özel bayramlaşmalar yapılırdı. Ramazanlarda mutlaka ama mutlaka bir gece çarşı olarak bütün herkese açık iftar yapılırdı. Bizim davetlerimizde olurdu. Aşure ayında aşureler yapılır çarşıda dağıtılırdı. Ancak bir çok adetimiz yok oldu gitti.

Usta çırak ilişkisi de şimdiki gibi değildi. Çırak ne kadar ustasına saygıda kusur etmez ve ona verilen işi layıkıyla yaparsa, ustası da çırağına bütün bildiklerini öğretir ve her konuda destek olurdu. Mesela, yan dükkândaki arkadaş benim elemanımdı. Şu anda sahip olduğu dükkan satılırken ben elemanım için burayı almasını önermiştim. Bir dükkan sahibi olup işini devam ettirmesini istemiştim. Düşünün ki elemanım benim müşterilerimin hepsini tanıyor. Ama bunu hiçbir zaman müşteri kaybım olacak hesabına girmeden, gönülden isterdik. Böyle bir sıkıntıda yaşamazdık.

Esnafın herhangi bir ihtiyacında yardımına koşulurdu. O zamanlar kredi kartı olmadığından işlerimizi senetlerle halletmeye çalışırdık. Ödeme zamanı gelip de paran çıkışmayınca, komşudan istenirdi. Oda kasasından ihtiyacın ne kadarsa verirdi. Şimdi para söz konusu olunca, göz göze bile gelemiyoruz.

Seyit Akdoğan tarafından 08.04.2010 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP