Mustafa Kara
İnsan ruh ve bedenden meydana geldiği gibi hayatın da ruhu ve bedeni vardır. Dinî hayat ruhumuzu temsil ettiği gibi iktisadî hayat da bedenimizi temsil eder. Ruhumuzla bedenimiz birlikte oldukları zaman hayatımızın devam etmesi söz konusudur. Dolayısıyla dinî hayat ile iktisadî hayatın iç içe olması kaçınılmazdır. Onun için bütün mukaddes kitaplar madde-manâ ilişkilerini birlikte ele alır ve aydınlatır.
Bu birlikteliğin mimariye aks eden fotoğrafını Bursa Ulu Cami’nin etrafında oluşan çarşılarda görmek mümkündür. Ulu Cami ile Kapalıçarşı, Bedesten, İmaret, Medrese, Tekke, bir zincirin halkaları gibi birbirini tamamlamaktadır. Dinî hayatla ilmî hayat, iktisadî hayatla ahlâkî hayat aynı daireyi bütünleyen çizgiler olarak tezahür etmektedir. Cami cemaati çarşının esnafıdır. Esnafın bir bölümü dergâhın dervişidir. Tekkenin şeyhi mektebin muallimidir. İlmi hal kitabının yazarıdır. Divan sahibi şairdir. Medresenin müderrisi mahalle camiinin imamıdır, hattattır.
İşte çarşının tekkeleri ve dervişleri:
İSMAİL HAKKI BURSEVÎ DERGÂHI
Arapça olarak kaleme aldığı Ruhu’l-Beyan isimli Kur’an-ı Kerim tefsiri sebebiyle sadece Osmanlı sınırları içinde değil bütün İslam dünyasında tanınan İsmail Hakkı Bursevî altı asır boyunca Bursa’da yaşayan âlim ve ariflerden en çok eser yazan kimsedir.
Yazdığı Türkçe, Arapça, Farsça eserlerle asırlardan beri geniş bir kitleyi aydınlatan Bursevi 1653’te bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Aydos’ta doğmuş 1725 tarihinde Bursa’da vefat etmiştir. Tekkesinin haziresine defnedilmiştir. Tefsiri, Türkçe Divan’ı ve Muhammediye’ye Ferahu’r-Ruh adıyla yazdığı şerh en önemli eserleridir.
Celvetiye Tarikatı’na mensup olan Bursevî’nin eserlerinden Tefsiri Türkçe’ye tercüme edilmiş diğer bazı eserleriyle Divan’ı ve Ferahu’r-Ruh da yeni harflerle basılmıştır.
Bu şehrin ilim, fikir ve sanat dünyasıyla çok yakından ilişkili olan İsmail Hakkı Tekkesi’nde şeyh olarak hizmet verenlerin isimleri vefat tarihleri ile birlikte şöyle sıralanabilir:
İSMAİL HAKKI BURSEVİ DERGÂHI’NDA ŞEYH OLARAK HİZMET EDENLER
Adı, Vefat Yeri, Vefat Tarihi:
1. İsmail Hakkı Bursevi, Bursa, 1137/1725
2. Bahaeddin Efendi, Bursa, 1138/1726
3. Hikmeti Mehmed Efendi, Bursa, 1165/1752
4.Mehmed Emin Efendi, Bursa, 1232/1817
5. Mehmed Bahaeddin Efendi, Bursa, 1233/1818
6. Mehmed Rifat Efendi, Bursa, 1273/1857
7. İsmail Hakkı Efendi, Bursa, 1260/1844
8. Mehmed Hikmet Efendi, Bursa, 1272/1856
9. İsmail Hakkı Efendi, Bursa, 1285/1868
10. Mehmed Ali Rıfkı Efendi, Bursa, 1315/1897
11. Mehmed Faik Efendi, Bursa, 1324/1906
12. Cemaleddin Efendi, Bursa,
KARAKÂDÎ DERGÂHI
Kadiri Tarikatına mensup olan Hüseyin Çelebi Yemen’in Karakad Köyünden olup, uzun zaman İstanbul’da yaşamış hayır ve hasenata yönelik faaliyetlerde bulunmuş, daha sonra Bursa’ya gelerek bu dergâhı kurmuştur. Kendisinden sonra postnişin olan zat ise Balkanlardan olup İştibli Mustafa Efendi’dir.
Daha sonra Celvetî tarikatının yönetimine geçen dergâhın onuncu şeyhi Dağıstanlı, on birinci şeyhi Ali Rıza Efendi’nin dedeleri ise Horasanlı’dır. Bu cümleler dergâhların nasıl geniş bir coğrafya ile irtibatlı olduğunu da göstermektedir. Bursa dergâhları Yemen’den Kafkasya’ya Kafkasya’dan Kosova’ya kadar geniş bir dünyanın adeta merkezi olmuş, ipek yolu ile ticaretin güzelliklerini arayan insanlara gönül yolu ile diyanetin tecellilerini sunmuşlardır. Bunun için şu söylenebilir: Dergâhın ayakta kalması ve fonksiyonunu icra edebilmesi için güvenilir tüccarlara ihtiyaç olduğu gibi, ticarî hayatın istenilen çizgide yürüyebilmesi için ticaret erbabına dünyayı, ahireti çalışmayı sevmeyi öğreten gönül adamlarına da ihtiyaç vardır.
Karakâdî Dergâhı günümüzde Çancılar Caddesi’nde cami olarak hizmet vermektedir.
KARAKÂDÎ DERGÂHI’NDA POSTNİŞİN OLARAK HİZMET EDENLER
Dergâh Şeyhi, Vefat yeri ve tarihi:
1. Mehmed Hüseyin Çelebi, Bursa, 888/1483
2. Mustafa Efendi, Bursa, 1060/1650
3. İştibizade Ahmed Efendi, Bursa, 1070/1660
4. Mehmed Efendi, Bursa, 1091/1680
5. Abdullah Efendi, Bursa, 1175/1762
6. Hüseyin Efendi, Bursa, 1209/1795
7. Mehmed Ali Efendi, Bursa, 1221/1806
8. Rifat Efendi, Bursa, 1253/1837
9. Süleyman Efendi, Bursa, 1290/1873
10. Kasım Efendi, Bursa, 1290/1873
11. Ali Rıza Efendi, Bursa, 1324/1906
12. Mehmed Ali Efendi, Bursa
ENÂRÎ DERGÂHI
Konya’nın Bozkır Kasabasında doğan Lofça’da Halvetî Ali Efendi’den feyz alan Mehmed Enârî’nin Enarlı Mahallesinde kurduğu bu dergâh da Bursa kültürü açısından önemli hizmetlere zemin teşkil etmiştir. Yedinci postnişin Mehmed Fahreddin Efendi’nin kaleme aldığı Gülzar-ı İrfan isimli önemli eseri özellikle kaydetmek gerekir. Çünkü bu eserde Bursa’da yaşayan devlet adamı, âlim, arif, sanatkâr, yöneticilerden meczublara kadar çok değişik gruplarda yer alan insanlar tanıtılmaktadır.
Eser on ana bölüm ve alt bölümler şeklinde kaleme alınmıştır:
1. Padişahlar,
2. Şehzadeler,
3. Vezirler,
– Bazı Âlimler,
– Anadolu- Rumeli Kazaskerleri,
4. Sufiler,
– Dergâhlar,
5. Kadılar,
6. Müderrisler,
7. Meczub ve Abdallar,
– Vaziler,
8. Dersiamlar
9. Dedegân,
– İmam Hatipler,
– Musikişinaslar, Hanendeler,
– Şairler,
10. Muhtelif Meslek Mensubları.
Enârî Dergâh’ında görev yapan şeyler, vefat yeri ve tarihleri:
1. Mehmed Emin Enârî, Konya, 1118/1706
2. Mehmed Bedreddin Efendi, Bursa, 1124/1712
3. Mustafa Efendi, Bursa, 1140/1728
4. Sadreddin Efendi, Bursa, 1195/1781
5. Bedreddin Efendi, Bursa, 1216/1801
6. Şerafeddin Efendi, Bursa, 1227/1812
7. Mehmed Fahreddin Efendi, Bursa, 1272/1856
8. Mehmed Rıza Efendi, Bursa, 1288/1871
9. Bahaeddin Efendi, Bursa, 1330/1912
10.Mehmed Rıza Efendi, Bursa
ABDAL MEHMED DERGÂHI
Zeyniye tarikatına mensub Aşık Paşazade 15. yüzyılda kaleme aldığı eserinde Anadolu ve Rumeli’yi aydınlatan dört cemaatten söz etmiştir.
—Gâziyân-ı Rum (Anadolu Gazileri)
—Âhiyân-ı Rum (Anadolu Ahileri/Esnaf Teşkilâtı)
—Bâciyân-ı Rum (Anadolu Bacıları)
—Abdalân-ı Rum ( Anadolu Abdalları )
Diyar-ı Rum’un abdalları, dervişleri anlamına gelen bu zümrenin en meşhur üç şahsiyeti Bursa’dadır. Abdal Murad, Abdal Musa, Abdal Mehmed. İlk ikisi hakkında yeterli bilgi ve kesin bilgiye sahip değilsek de Abdal Mehmed hakkında daha net bilgilere sahibiz.
Tasavvufi hayata girmek isteyen Eşrefoğlu Rûmî’yi Emir Sultan’a gönderen Abdal Mehmed olduğuna göre 15. yüzyılda yaşadığı kesindir.
Sultan İkinci Murad’ın yaptırdığı cami, türbe ve hazireyle bir külliye halini alan tarihi mekanda yer alan dergâh hakkında yeterli bilgi yoktur. Yalnız şöyle bir gelenek oluştuğunu Yadigâr-ı Şemsi sahibi haber vermektedir. Numaniye Dergâhı’nda şeyh olan zat dostlarıyla birlikte bayramın ikinci günü Emir Sultan’ı ziyarete giderlerken önce Abdal Mehmed’in türbesine uğrar zikr ü tevhidden sonra, İncirli Dergahı’na oradan da Emir Sultan’a intikal ederler.
AHMED BABA DERGÂHI
Gemlik Umurbey doğumlu olan Ahmed Baba Bedreddin Pars Bey’in torunlarından olup Nakşibendiye Tarikatına mensubdur. Dağıstani Yasin Efendi’den Kadirî, Suhreverdi ve Çeştî tarikatlarından da icazetnamesi olan Ahmed Baba Hicaz’da iken Abdullah Dehlevî Halifesi Mehmed Can’dan da hilafetnâme almıştır. Şehreküstü’nde olan dergâhın 1216/1801 tarihinde yanmasından sonra Karaşeyh Mahallesinde Vali Hasip Paşa’nın desteğiyle yeniden inşa edilmiştir.
Yerine geçmiş olan oğlu Mehmed Said Efendi bir taraftan taliblere Bostan, Gülistan ve Mesnevi okuturken diğer taraftan Vali Hüsnü Paşa’nın istirhamı üzerine Meclis-i İdare-i Vilayet azalığı yapmıştır. Mehmed Bahaeddin Efendi’nin Ağabeyinden sonra görevi devralmış ve otuz seneden fazla talib olanlara hizmet etmiştir. İki beytini nakledelim:
Arz-ı hal eyleme mahlûkuna halik var iken
Sonra gül sandığın elbette olur sana diken
İste tevfikini mevla’nın ede sana refik
Badehu şevk ile ol salik-i rah-ı tahkik
Dergâhın son şeyhi Mehmed Beyefendi ise dedesi gibi Vilayet İdaresi Meclisi’nde görev aldığı gibi Vilayet Matbaası’nda müdürlük de yapmıştır.
Oğulları Mehmed Baha, Hakkı Baha, Muhiddin Baha 20. yüzyıl ilim, sanat ve siyaset hayatında görev aldılar.
Dergâh, Vakıflar Bankası’nın bulunduğu yerde idi.
AHMED BABA DERGÂHININ MÜRŞİDLERİ
1. Ahmed Baba, Bursa, 1261/1845
2. Mehmed Said, Bursa, 1287/1870
3. Mehmed Bahaeddin Efendi, Bursa, 1902
4. Mehmed Beyefendi
NİYAZİ-İ MISRÎ DERGÂHI
Osmanlı toplumunu ve tasavvufi düşünceyi derinden etkileyen sufilerden biri de Niyazî-i Mısrî’dir. Malatyalı olan ve tahsil için bir müddet Mısır’da kaldığı için Mısrî diye şöhret bulan sufimiz özellikle divanında yer alan şiirler yoluyla asırlardan beri irşadına devam etmektedir. Antalya Elmalı’da Ümmi Sinan’ın yanında tasavvufi terbiyesini tamamlayan Mısrî Bursa’da dergâhını kurmuş ve insanların gönül eğitimi için elinden geleni yapmıştır. Zaman zaman yöneticilerle ters düştüğü için celalî tecellilerle karşılaşmış ve sürgün olarak bulunduğu Limni’de 1105/1694 yılında Âlem-i cemale intikal etmiştir.
Divanı tasavvufi muhitlerde sevilmiş, tutulmuş, okunmuş, bir eser olup “Tarikat ilmi hali” diye anılmıştır! Mevaidu’l-İrfan ismiyle Arapça eseri de Süleyman Ateş tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir.
Mısrî dergâhı, Ulu Cami’nin kıble tarafında, postahanenin olduğu yerde idi.
NİYAZÎ-İ MISRÎ DERGÂHI POSTNİŞİNLERİ
1. Niyazi Mısri, Limni, 1105/1694
2. Çelebi Efendi, Bursa, 1125/1713
3. Ali Efendi, Bursa, 1180/1766
4. Ahmed Efendi, Bursa, 1203/1789
5. Zeynelabidin Efendi, Bursa, 1232/1817
6. Ahmed Şemseddin Efendi, Bursa, 1267/1851
7. İsmail Nazif Efendi, Bursa, 1305/1887
8. Mehmed Şemseddin Mısri, İstanbul, 1936
NOT: Bu yazı hazırlanırken Bursa camilerinde, medreselerinde ve tekkelerinde yıllar boyu Hizmet veren Mısrî dergâhının son şeyhi Mehmed Şemseddin Ulusoy’un (öl. 1936) Yadigâr-ı Şemsî isimli eserinden istifade edilmiştir. (Yâdigâr-ı Şemsî I-II Bursa Dergâhları, Nşr. M. Kara, K. Atlansoy, Bursa, 1997)