1926 doğumluyum. İlkokulu okudum. İlk olarak 1948’de dönerci İskender’in komisi olarak işe başladım. 1952 yılında düğün yaptım. 7. ayda kendime dükkân açtım. “Usta ben ayrılıyorum, kendime dükkan açacağım” dedim. “İşimizi başkasına mı öğreteceksin?” dedi. “Yok, ben bu kebabın kardeşini yapacağım” dedim. Oda, “Ama benim öğrettiklerimi yap” dedi. Bende ustamın izinden gittim. Bu yüzden benim pideli köftem farklıdır.
1952’de Kayhan’da dükkan açtıktan sonra, 1962 yılında Çancılara geldim. Ama önceki dükkânımın yeri daha iyi, işlerim çok güzeldi. Benim dükkânın oraya eskiden köy arabaları gelirdi. Bunlar Kestel, Gürsu, Barakfakih, Narlıdere, Dudaklı, Serme, Kızıklar köy arabalarıydı. Bu Santral Garaj açıldığında Kayhan’daki garajı kapattılar.
Önceleri öyle dükkân açmak kolay değildi. Önce işi çok iyi öğrenip, ustanın yanında pişmek gerekirdi. İnsanlar “eti senin, kemiği benim” diyerek evlatlarını bize teslim ederdi. Bizde aldığımız elemana dükkânın bulaşığından, temizliğine her şeyi öğretirdik. Bizde öyle öğrendik. Yarın bir zaman dükkân açtığında sıkıntıya düşmesin diye bilmesi gereken her şey öğretilirdi. Çıraklarında ustasına karşı çok büyük saygısı vardı. Ben burada çok eleman yetiştirdim.
Esnaf arasındaki ilişkiler çok güzeldi. Burada baba oğul ilişkileri vardı. Çarşıda beni tanıyan herkes “dede” diye hitap eder. Burada hiç kimseyi küçümsemeyiz. Benden küçükle de büyükle de çok saygılı zaman geçirirdik. Esnafın kendi arsındaki ilişkileri de müşterisi ile olan ilişkisi de çok iyi idi. Ama şimdi bunları göremiyorum. Şimdi birbirimizin işine göz koymuş durumdayız.
İmalathane olarak çarşımızda tahinci vardı. Hayvan terzisi dediğimiz terziler vardı. Çarık imalathanesi vardı. Birde eski araç lastiklerinden çarık yaparlardı.
Düğün ve cenazelerinde esnafımız bir birini tutardı. Duydukları zaman herkes koşardı. Dükkânlarımızı kapatır cenazelere iştirak ederdik. Çarşı esnafı yardımlaşma da esnaf olarak birbirine destek olurdu. Benim karşımda Rüstem diye bir çocuk vardı. “Dede bana 200 lira ver, 300 lira ver” derdi. Bizde elimizden gelen yardımı yapardık.
Ramazanlarda bambaşka bir ahenk vardı. Akşamüzerleri olduğunda bu dükkân önüne sofralar kurulurdu. Ben Ramazanda dükkân kapatırım. Ramazanın 1. gününün akşamı elemanlarımı toplardım. 1 aylık maaşlarını ve bayram paralarını verir, dükkânı kapatırdım. Çarşıda üst komşumuz Sacit Bayraktar, Mehmet Pirge vardı. Onlar her Ramazan bütün çarşıyı toplarlardı. Bir tane feka arabaları vardı. Ona binerler her Ramazan akşamı bir yere yemeğe giderlerdi. Şimdi ise İplikçi Hacı abi ve eski Yıldırım Belediye Başkanı Cüneyt Bey önceki gibi olmasa da yine bu yemeklere giderler.
Hıdrellezde esnaf olarak çeri başı seçerdik. Özel davul tutardık. Geç kalanın dükkanını süslerdik. Çeri başı seçilen esnafa çaylar tatlılar ısmarlardı. Bunu da nazımız geçen esnafa yapardık.
Seyit Akdoğan 16.04.2010 tarihinde görüşülmüştür.