1945 Bursa doğumluyum. Babamın çarşı esnafı olması dolayısıyla 1954 ve 1955 senelerinde yaz tatillerinde abimle beraber babamın yanına yardıma giderek iş hayatına başlamış olduk.
Babam Hacı Sabri Belge’nin 1940’lar da Kuyumcular Çarşısı’nda dayım Ali Erdinç ile ortak olarak manifaturacılığa başlamış olduğunu biliyorum. Bende çıraklık dönemimin bir kısmını orada geçirdim. Dayım Ali Erdinç yangından önce ortaklıktan ayrıldı ve kendine kuyumcular çarşısında kuyumcu dükkânı açtı. Dolayısıyla kuyumcularla yakın ilişki içerisindeydik.
Kapalı çarşı yangınında malımızın çoğu yandı. Babam o sıralar Bursa dışındaydı. Bende stadyuma maç izlemeye gitmiştim. Yangın haberini orada almıştım. Haberi alır almaz çarşıya geldiğimde dükkândaki malların çoğunun yandığını gördüm. Ben çarşıya gelene kadar çarşıdaki esnaf arkadaşlar dükkânın kepenklerini kırarak mallarımızın bir miktarını kurtarmıştı.
Yangından sonra Ulucami’nin yanında, belediyenin açmış olduğu dükkânlar vardı. Bize de oradan bir dükkân verdiler. Çiçek Izgara’nın karşısında da bir sergimiz vardı. Bir müddet oralarda devam ettik. Daha sonra kuyumcu olan dayım Ali Erdinç bana bir teklifte bulundu. Eğer okumayacaksam kuyumcu olarak yanında çalışmamı ve manifaturacılığı bırakmamı istedi.1962 senesinde Setbaşı’nda dayımın yanına çırak olarak başladım.1965 yılında restore dilen Bedesten’e taşındık. 1968 senesinde askerden döndüğümde dayım bana iş ortaklığı teklif etti. Bende bu ortaklığı kabul ettim ve 1968 senesinden bu zamana kadar ortaklığımız devam etmiştir.
Çarşıda esnaflık çok ince ve hassas bir iştir. Bu hassasiyetin 1980’lere kadar devam ettiğini söyleyebilirim. 1980’den sonra ipin ucu kaçtı. Esnaflar çok zor şartlar altında, çok az para kazanmasına rağmen, az kazandığı parayla yetinmeyi ve şükretmeyi biliyordu.
Esnafın birbiri ile çok iyi kaynaşması vardı. Tavla partileri düzenlenirdi. Topluca gezmeler olurdu. Esnafın işleri dışında aile ilişkileri de vardı. Böyle bir dostluk kurulmuştu. Maalesef bu dostlukları yavaş yavaş kaybetmekteyiz.
Esnaf verdiği sözlere mutlaka dikkat ederdi. Verilen söz çok önemliydi. Borçlarına da bir o kadar sadıktı. Aldıkları borç paraları istetmeden geri öderlerdi.
Seyit Akdoğan tarafından 03.05.2010 tarihinde görüşülmüştür.