Ertan Uçar ile sözlü tarih görüşmesi

1937 yılı Bursa doğumluyum. Evimiz İsmail Hakkı Tekkesi’nin karşı aralığının köşe başındaydı. Babam Mehmet Uçar’ın Kayhan Camisi’nin giriş tarafındaki cadde olan Çiçek Pazarı’nda Gemlik Pazarı adıyla toptan zeytin, sabun vb. ürünlerin ticaretini yaptığı bir dükkanı vardı. Aslında kendisi 1934 yılında seyyarlıkla mesleğe başlamış. İlk dükkanında aktarlık yapmış. O dükkanın yeri şu an ki Koray Spor Mağazası’nın üç dükkan üstünde ki aralıktaymış. Daha sonraki dükkanı da Başaran Zücaciye’nin olduğu yerdeymiş. O dükkanda Abdullah Şentürk ile ortak olarak bakkaliye toptancılığı yapmışlar. Bir müddet sonra da ortağından ayrılarak Çiçek Pazarı olarak bildiğimiz Tuzpazarı Camisi’nin olduğu aralığa gelmiş. Yine aynı toptancılık işine burada devam etmiş. O yıllarda bu aralığın ortasında çiçek, çimen, fidan, tohum satılırdı.

Aralıktaki dükkanlar sırasıyla şöyleydi; baştaki dükkanda nalbur Hilal Kale, yanında biz, ayakkabıcıların orda fırının odun deposu, turşucu Rıfat, Berber Mustafa Altındiş, hurdacı Veysal, pirinççi Mustafa Süleyman Özyıldız, tuzlu balık, turşu vb. şeyler satan Şuayip Kıygı, Kasap Mehmet Özenkaş, pastırmacı Celal Nal.

Karşı tarafta şekerci Abdülbaki Aras, hasırcı, dişçi (diş çekerdi) ve turşucu Cemal Turşucular, lokantacı Muzaffer, tohumcu Nurettin Altındiş, çarşı kahvesi ve Tuzpazarı Camisi. Orta kısımda ve yanlarda seyyar çiçekçi ve çimciler vardı.

Pazar yerinde ise sol tarafta karşı köşe Reşat Barışıcı’nın süt mamulleri dükkanıydı. Yanında bakkal Demir Ersek, süt mamulleri Kamil Behçet Gökkurt, tuzcu Faik-Saffet Akçakaya, kasap Cemal, bakkaliye üzerine İsmail Özcan, Sütmanlar, Ömer İşsevenler bakkaliye, en sonda köşede Tuzpazarı Fırını Rıdvan Ergüder ve çocukları (Akbank’ın olduğu yer) vardı. Caminin önü balık pazarıydı. Kapalı halin önünde köşede Kemal Bozkurt’un bakkaliye dükkanı ve manav vardı. Daha ileride kağıtçı Rukrettin abinin yeri bulunmaktaydı.

Bu civarın 1960’lara kadar ki hali bu şekildeydi. 1961 yılında biz çarşıdan ayrıldık.

Çarşıda esnaftan birine para lazım olduğunda, aç kasayı al derlerdi. İhtiyaç sahibi esnaf kasadan ne çıkarsa alırdı. Yetmezse komşun komşusundan üstünü tamamlar senin işini görürdü. Herkes düğünlere katılırdı. Gidilmezse ayıp sayılırdı. Öğlen yemeği için aşçı Muzaffer’e, aralık karşısında ki köfteci Zeki’ye gidilirdi.

Balık Pazarı caminin önündeydi. Palamut zamanı kiremide balığı koyar, Elmalık Fırını’nda pişirirlerdi. Öğlen hep beraber yerlerdi. Bazen öğlen yemeği için kasap Mehmet amca kuzu kellesi pişirirdi. Ama önce esnafa sorar siparişe göre kelleyi hazırlardı.

Bizim dönemimizde çarşıda herkes temiz, pak giyinirdi. 1959 yılında bir gün Kumla’ya gideceğim. Mavi pantolonun üzerine kırmızı bir gömlek giymiştim. Dükkana o kıyafetle gittim. Babam “Esnaf mısın, soytarı mısın? Git bunları yazlıkta giy!” demişti. Bunu da bir anı olarak sizinle paylaşmış oldum. İnsanların o dönemde giyimine kuşamına nasıl önem verdiğini buradan anlayabilirsiniz.

Sibel Gök tarafından 12.02.2010 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP