Arif Bülent Erginal ile sözlü tarih görüşmesi

20.03.1967 Balıkesir doğumluyum. 4 yaşında Bursa’ya geldik. 7 yaşında dayımın yanına çırak olarak veriyorlar beni. 1974 yılında Nilüfer Köylü Pazarı’na adım atıyorum yani. Zafer Mahallesi Elmasbahçeler İlköğretim okulunda ikiye gidiyorum ve okul olduğu için öğleden sonra geliyorum çarşıya. Yerleri süpürme, getir götür işleri yapıyorum, akşam 9.00’a dek çarşıda bulunuyorum. Unutmadan öğleden sonra çalışıyorum ama sabah 06.30’da dükkanı açma görevi de bende, sekize çeyrek kalana dek güne hazırlıyorum dükkanı. Sonra okula gidiyorum. 5 yıl böyle geçti.

Ortaokula gitmem gerekirken çarşının iksiri beni etkiledi. Gitmek istemiyorum dedim. Çarşı da bir kalfamız vardı, zorla ikna etmesiyle Yıldırım İmam Hatip’e kaydoldum. Öğleden sonra üç buçuğa dek idi okul. Yine aynı şekilde devam ettim üç yıl ve 1981 yılında okulu bitirdim. Nihayet tamgün çalışmaya başladım. Askerden geldikten sonra da çarşıda devam etme kararı aldım. 1994’den itibaren de kar ortağı olarak devam ediyorum.

Nilüfer Köylü Pazarı’nın olduğu yerde eskiden Orhangazi’nin hanımının adı Nilüfer Hatun’un adını taşıyan Nilüfer Sineması vardı. Sinema kapanınca, Nilüfer Köylü Pazarı olmuş. Süt ürünleri satan bir tek biz vardık. Ağırlıklı sebze – meyveci idi. Bakliyat olarak 3-4 esnaf, iki de baharatçı vardı.  Sabah namazını müteakip dükkan açılırdı. Büyüklerimize bu saatte kimse yok, niçin bu kadar erken açıyoruz dediğimizde, nasıl kimse yok, melekler var denirdi. Tabii bunun manevi yönüyle birlikte, esnaflık disiplini sağladığını da daha sonraları anladık.

Büyüklerin bize bir bakmaları yeterdi, büyüklere hürmet en üst seviyede idi. Büyüklerde bizim onlara gösterdiğimiz saygıyı, sevgiye dönüştürmeyi başarıyorlardı.

Aktar Kemal amca vardı, Duranerlerin kurucusuydu. Her zaman sabah 10.00-11.00 arası hanımı ile gelir, ilk önce dükkanına girer, ardından pazara gelerek tüm esnafa hal hatır sorarak alışverişlerini yaparlardı.

Burası Bursa’nın en eski pazarı, merkez pazarıydı. Semt pazarları azdı.  Burlarda Kafkaslar oturmuş, Uludağ gazozlarının yerleri de burada idi. Çiçek Izgara’nın şu an hizmet verdiği yer aslında o ailenin evi imiş. Hasan Hıncalan kendisi anlatmıştı. Bütün eski Bursa buradan alışveriş ederdi. İşyerleri, evleri uzağa gidince tabi ki pazarımız eskisi kadar itibar görmemeye başladı.

Çarşımızda geleneklere, görenekler bağlılık vardı. Sünnet çocuğu iken gelip çarşıdaki tüm esnafı dolaşmıştım, tabii onlarda cemiyetimize gelmişlerdi. Günün en az 14 saati burada geçince bir nevi aile oluyorsunuz tabii.

Ramazanlar müthiş olurdu çarşımızda. İftar burada yapılırdı, pazarın ortasına masa kurulur, oruçlar burada açılırdı. Şimdi, mutlulukla söyleyebileceğim, çarşımızın bir bu özelliğini hala sürdürüyoruz. Çarşı olarak birlikte hareket etmenin bilincini de, ülkemizde büyük acı yaşatan 1999 depreminde 3 kamyon yardım hazırlayarak bir nebze de olsa gösterdik.

O zamanlar herkes sofiyane yaşıyordu. Zenginlerin paylaşması,  garibanların hasetlik duymaması çok güzeldi. Şimdi maneviyattan uzaklaşıp, sadece maddiyata önem verilmesi mutsuzluk getirdi herkese.

Çarşıda 36.yılım ve şimdi daha çok çeyizciler var burada. Herkes esnaf olamaz, herkes satıcı olabilir. Çeyizciler buraya gelince, esnaflığın farklı bir şey olduğunu gördük. Çarşımızdaki değişim 15-20 yıl önce, 1990’lar da başladı. En önemli sebebi, burada pazarcılık yapan kişiler 50-60 yaşlarında idi. Sonra çocuklarından bu işi yapan çıkmadı. İkinci kuşak sahip çıkmadığı için eski esnaflıkla birlikte, pazarın o günleri de sona erdi.

İlknur Çatak Şen tarafından 01.03.2010 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP