HAKKIMIZDA

Kurulduğundan bu yana pek çok doğal afet ile savaşlara meydan okumuş, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, bir imparatorluğu kurup başkent olmuş Bursa şehri, tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle adından hep söz ettirmiştir.

Kendi kimliğimizi ortaya koyan, bizi biz yapan değerlerimiz popüler kültür, modernleşme ve teknolojik gelişmeler neticesinde unutulmaya, hatta yok olmaya mahkûm görünüyor. Bursa, bir zamanlar Hıdırellezlerin kutlandığı, erguvan bayramlarının yaşandığı bir şehirken bugün bunların birçoğunu göremiyorsak, kültürel mirasın aktarılmasında problem var demektir. Nedir bu problem; dededen toruna bu mirasın aktarılmasında yaşanan sorunlar. Bu miras hakkıyla aktarılmadığı için yeni nesil kültürel yoksunluk içinde büyümektedir. Bu işe dünya ölçeğinde baktığımızda, dünya küresel bir köy haline gelmektedir. Bunda da medyanın ve diğer iletişim araçlarının rolü büyüktür. İnsanlar artık oturdukları yerden her şeye ulaşabilirken birbirleriyle yüz yüze iletişim kuramaz, paylaşımlarda bulunamaz hale geldiler. Bizim olan çoğu değer de bu sayede unutulup yerine farklı bir kültürün ürünü bizimmiş gibi alınıp belleklerimize yerleşmektedir. Unesco Somut Olmayan Kültürel Miras Komitesi Başkanı Oğuz Öcal’ın dediği gibi bizim Köroğlu’nun yerini Robin Hood, Nardaniye Hanım’ın yerini Pamuk Prenses, Kerem ile Aslı’nın yerini Romeo ve Juliet almaktadır. Yeni nesil bunları da öğrenecektir ama kendinin olana da sahip çıkacaktır.

Bu noktada, daha fazla geç kalmadan kültürümüzü, geleneklerimizi, kendimize özgü yaşam tarzımızı, bizi diğer toplumlardan ayıran özelliklerimizi kayıt altına alarak unutulmasını engellemek, o toplum için yapılması gereken başlıca hizmetlerden biridir. İşte Bursa Büyükşehir Belediyesi Bursa Araştırmaları Merkezi 2010 senesinde, Bursa’nın süregelen, kaybolmaya yüz tutmuş ya da yitip gitmiş somut ve somut olmayan kültürel değerleri üzerine araştırmalar yapıp yayın haline getirerek, bu değerleri gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla kurulmuştur.

Bursa’ya ait çalışılmamış konuların irdelenerek kitap haline getirilmesi ve bir Bursa kütüphanesinin oluşturulması amacıyla kurulan Bursa Araştırmaları Merkezi, her gün yeni projeler üreterek çalışmalarını sürdürmektedir. Merkez’in bu işe gönül vermiş kadrosu, hafızasının bir köşesinde Bursa’nın bir değerini unutmamış bir Bursalıyla saatlerce Bursa’yı konuşmaktadır. Sözlü tarih dediğimiz bu çalışma ile cebinde eski bir mahalle fotoğrafı kalmış bir yaşlımızın anlattığı bir Heykel önü anısı kent belleğinde yerini almaktadır. Merkezimiz bu güne kadar Uludağ Üniversitesi, sivil toplum kuruluşları ve kendi alanında uzman gönüllü kimselerin desteğiyle ……….. yayını Bursa belleğine kazandırmıştır. Çarşı, Kızıklar, Bursa’nın Tarihi Mahalleleri, Köklü Eğitim Kurumları, Bursa Vakfiyeleri, Ulucami, Rehberler, Bursa Mezar Taşları gibi projeler üreterek, bu projeleri yayın haline getirmiştir.

Merkezimizin yürüttüğü önemli projelerden birisi de Somut Olmayan Kültürel Miras Projesi’dir. Araştırma için gidilen köylerde doğum, düğün, sünnet ve ölüm gelenekleri ile ilgili bilgiler toplanmakta, karşılaşılan pek çok el sanatı geleneği, öykü, efsane, ninni, mani, masal, türkü, halkoyunu ve seyirlik oyunun fotoğraf, görüntü ve ses kayıtları alınmaktadır. 2013 yılında, yapılan çalışmaların özeti niteliğinde derlenen “Bu Toprağın Renkleri” başlıklı çalışma ve ardından yapılan tüm bu araştırmaları 8 başlık altında değerlendirerek 8 cilt halinde hazırlanan yayınla ilgilisine sunulmuştur.

“Mahalle’de Hayat Var” ve “Kırsal Yaşam, Kırsal Mimari” başlıklı uluslararası sempozyumlar düzenlenerek Bursa’yı farklı bakış açılarıyla irdeleme fırsatı yaratılmış ve sunulan bildiriler kitap haline getirilerek araştırmacılar ve Bursalılarla paylaşılmıştır.

Bursa Araştırmaları Merkezi’nin amaçlarından bir tanesi de Kent Belleği oluşturmaktır. Bu sebeple Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile irtibata geçilerek Bursa’ya ait belge, bilgi, fotoğraf ve haritaların taramaları yapılarak, ilgili evrakların arşive kazandırılması çalışmaları sürdürülmektedir. Aynı zamanda yapılan araştırmalar ve sözlü tarih çalışmaları neticesinde görüşülen aileler ve kurumlardan edinilen fotoğraf ve belgeler dijital ortama aktarılarak arşive alınmaktadır.

Sonuç olarak biz biliyoruz ki, bir şehrin gerçek sahipleri, sadece o şehri kuranlar değil, onu yaşatanlardır.

ARAMA YAP