Ali Akıncıtürk ile sözlü tarih görüşmesi

1958 doğumluyum. İnşaat mühendisiyim. Babam 1958 yangınından önce Bedesten’in dış kısmında eski Kuyumcular Aralığı denilen, şu anda yorgancıların olduğu yerde idi. Burada eniştesi Şükrü Özmine’nin yanında, 12 yaşında çırak olarak işe başlamış ve 18 yaşında tamirci olarak dükkânını açmış.

1958’deki yangında bütün mallarını kaybederek Setbaşı Köprüsü yanındaki, eskiden nikâh dairesi olarak kullanılmış, şuanda Şehir Kütüphanesi işlevi gören binaya yeni dükkanını açmış. Üç dört sene kadar orada bu işe devam etmiş. Daha sonra kuyumcularla beraber Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne başvurarak, Bedesten’in Kuyumcular Çarşısı olarak yapılması talebinde bulunmuşlar.

Yangından önce tütün deposu olarak kullanılan Bedesten yangında çok büyük zarar görmüş ve kubbeleri çökmüştü. Hatta İhsan Sadi Çağlayangil Bedesten’i gezdikten bir iki saat sonra yıkıldığı söyleniyor.

Bu çarşı daha önceleri ahır olarak da kullanılmış. Dışarıdan gelen köylüler burada hayvanlarını dinlendiriyormuş.

1964 yılında kuyumcular dükkânlarını buraya taşıyorlar. Bizler buraya geldiğimizde çarşının ancak yarısı doluydu. Orta dükkânlar yoktu. Bizimle beraber plakçılar ve bir ara yemeni satanlar vardı. Süleyman Kuşdemir ve Mürsel diye bir abimiz vardı. Atkı ve kazak satarlardı. Çarşı içinde imalathane yoktu sadece tamirciler vardı.

Çarşıda tamirciler önceleri haftalık para toplarlardı. Ama günün ilk işini siftahsız yapmazlardı. Buna dikkat ederlerdi. Artık bunlarda kalmadı.

Çarşı esnafı düğün ve cenazelerde bir biri ile kenetlenir paylaşımlar sayesinde acılarını azaltır, sevinçlerini ise çoğaltırlardı. Bu durumlarda yardıma ihtiyacı olanlara da yardım edilirdi.

50 yıl önce çarşımız çok fazla iş yapmazdı. 1970’li ve 1980’li yıllar ise çarşımızın en popüler olduğu yıllardı. Ancak Kapalıçarşı’ya daha büyük dükkanlar açılınca buranın pek fazla önemi kalmadı.

Seyit Akdoğan tarafından 05.04.2010 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP