Nazım İnceler ile sözlü tarih görüşmesi

1929 Rize/Ardışen doğumluyum. 1958 yılından beri Bursa’dayım. İlk olarak Yıldırım Elmasbahçeler’e yerleştim. Daha sonra Nalbantoğlu Mahallesi Akbıyık Caddesi’ne 1971 de taşındım.
Mahalle ile çok ilgim olmadı. Sabahları kalkar işime giderdim. Gece de geç vakitlerde eve gelirdim. Park Restoran’ı işlettim. Aşağı yukarı 4 sene önce işimi bıraktım. O yüzden mahalle ile çok fazla ilgim yok. İlk lokantamı Kültür Park’ta açtım. İsmini de “Park Restoran” koydum. Sonra Vakıflar Bankası’nın üstüne taşınınca da ismini değiştirmedim. Vakıflar Bankası’nın üst katını 1968 senesinde Park Restoran olarak açtım. 1974’de lokantayı kapattım; düğün salonuna çevirdim. Aşağı yukarı 32 sene, önce restoran, sonra da düğün salonu olarak çalıştırdım. Daha sonra Çakırhamam’ın orada, kendi soyadımızla İnceler Düğün Salonu’nu açtım. Eskiden düğünler, sokaklarda, kiralık tahta sandalyelerle yapılırdı.

1975 – Park düğün Salonu Erdinç çelikkol ve Nazım İnceler

Nalbantoğlu’na 1970 senesinde geldik. 1971 yılında da şu anda oturduğumuz Akbıyık Caddesi Asmuti Apartmanı’na taşındık. Geldiğimizde, karşımızdaki bina iki katlı bir ahşap evdi. Bitişiğimiz iki katlı ahşap evdi. Aslında çoğunluk ahşap evdi. İlk bina bizim binamızdı.

Karşı komşularımız Hilmi Sevinç, İbrahim Bey, turşucu Çakır lakaplı biri, yanda emekli Binbaşı Şakir Yurdaşen’di.

Eskiden yanımızda bakkal Kazım vardı. O’ndan alışveriş ederdik.

Bizim 1968 senesinde televizyonumuz vardı. TRT 1964 tarihinde haftada 2 gün olarak yayına başlamıştı. Hiç net göstermiyordu.

Bayan terzisi Kemal Bey’ de bir İmpala vardı. Ulucami ile Orhan Cami arasında Mehmet Bulut adında taksici vardı. Onlarda araba bulunmaktaydı. Araba çok azdı. Caddeler boştu. Bir de belediye otobüsleri çok seyrek ve eski otobüslerdi.

Soldan Hüseyin Sungur, Cemal Külahlı, İhsan Sabri Çağlayangil, Ergun Kağıtçıbaşı, Süleyman Demirel, Esat Alkan, Selahattin Aktar, Nazım İnceler.

Bursa’ya ilk geldiğimizde caddelerde araba yok gibi bir şey, düğünler sokaklarda yapılır. Çakırhamam’dan Setbaşı Köprüsü’ne kadar gidip geldiğinde; gördüğün insanların neredeyse yarısını tanır ve selamlaşırdın. Şimdi bakıyorum; bugün aynı yerden gitsen; tanıdık biri ya görürsün; ya görmezsin. Biz yaşlılara çok değer verirdik. Aramızda bir saygı vardı. Şimdi biz o saygıyı göremiyoruz.

Sibel Gök tarafından 06.08.2010 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP