1949 yılında dünyaya geldim. Isparta Seynirkent ilçesindenim. Yapı meslek lisesi mezunuyum. Bursa bayındırlık müdürlüğünden inşaat teknisyeni olarak emekli oldum. 1977 yılında Bursa’ya, 1979 senesinde Karamazak Mahallesi’ne geldim. Geldiğimde Karamazak’ta müstakil bahçeli evler vardı. Hatta oturduğumuz apartmanın bodrumunda daha önce döşenmiş künklerden kaba su akardı. Işıklar Askeri Lisesi’nin oradan apartmanlar yapılmadan önce evden eve künklerle bu su akarmış. Biz daha sonra bu suyu kanalizasyona bağladık.
Mahallede herkes birbirini tanıyordu. Müstakil ev olunca nüfus çok fazla yoktu. Belirli birkaç apartman vardı. Apartmanlaşma 1980 yılından sonra hızlandı. Herkes evini müteahhitlere verdi. Hiç tanımadığımız bilmediğimiz insanlar mahalleye geldiler.
Ben mahalleye geldiğimde normal elektrik ve suyumuz vardı. Hatta su Doğancı Barajı’ndan değil de Teferrüç’ten geliyordu. Doğancı Barajı’na bağlanınca o şerbet gibi sular bitti. Mahallede 1985 yılından sonra telefon yaygınlaştı.
Hıdrellezde Teleferik’e giderdik.
Esnaflardan bir tane ayakkabıcı Orhan Abi vardı. Kendisi halen burada ayakkabıcılık yapıyor.
Biz geldiğimizde mahallede genelde Bursa’nın ilçelerinden gelenler vardı. Daha çok Dışkaya köyünden gelen komşularımızla görüşürdük.
Mahallemizde Abdul Kara Rezzak’ın bir mezarı var. Onun dışında bildiğim bir yatır yok. Ramazanlarda dışarıdan Emir Sultan hazretlerine geliyorlar. Geçerken de Kara Abdulrezzak’a da bir Fatiha okuyorlar. Yunus Emre devrinde yaşadığını söylüyorlar ama kitabesi Türkçe olmadığı için okuyamıyoruz.
Ben bu mahalleye geldiğimden beri değişen, en göze çarpan şey evlerin ve insanların çoğalması. Bunun yanında esnaf çoğaldı. Eskiden karı koca iki kişinin yaşadığı evin olduğu yere bir apartman yapıldı kaç tane hane doldu.
Ramazanlarda iki üç sokakta davul çalınır. Diğer taraflarda “pilava pilava” diye bastonla cama veya kapıya vururlar. Emir Sultan hazretlerine saygıdan dolayı böyle bir tutum sergilenmiş.
Mehmet Esen tarafından 02 Aralık 2015 tarihinde görüşülmüştür.