Adnan Akdemir ile sözlü tarih görüşmesi

1947 yılında Mollaarap Mahallesi’nde doğdum. Babamın ailesi Bosna, annemin ailesi ise Bulgaristan göçmenidir.
Çocukken hatırladığım ve özlediğim mahalle daha samimiydi. Kapılarda ipler olurdu ve asla kilitlenmezdi. Konu komşu ne zaman isterse birbirine gider gelirdi. Şimdiki gibi evlerde elektrik yoktu, gaz lambalarının ışığında oturulurdu. Babam İsmet İnönü’nün korumalığını yapmış bir polisti. Yirmi sekiz yaşında istifa ederek polisliği bırakmış ve maliyede çalışmaya başlamıştı. Bu yüzden kendisine ‘Tahsildar Mustafa’ ya da ’Kırbaş Mustafa’ derlerdi. Yugoslavya’dan göç edenler önce bizim eve gelir, misafir olurlar; ev bark edindikten sonra da evden giderlerdi. Eski dostluklar, komşuluklar bu denli sıkı ve güzeldi. Rahmetli babam herkesin işini görmeye çalışırdı. Bir dönem de muhtar azası olmuştu.
Evimiz Balabanbey İlköğretim Okulu’nun hemen altındaydı. Komşularımızdan Çeşmeci Nail Amca ile mozaik işi yapan Ali Abi vardı. Evde kimse olmazsa, kendi evimmiş gibi Nail Amca ve Ali Abilerde kalırdım.
Mahallede oturan insanların çalıştığı fabrikalar yakındı. Kadınlar işe topluca gidip gelirlerdi. Dağın yamaçları ipek fabrikalarıyla doluydu.
Çocukluğumda elimizde sürükleyerek veya sırtımızda dağdan odun getirirdik. Rahmetli ninem çok çalışırdı. Ya getirdiği odunlardan satar yahut da yaptığı el işlerini dağ köylerine götürüp satardı. Bir şekilde eve maddi katkıda bulunurdu.
Mahallede benim çocukluğumda pek değişik oyunlar olmazdı ya da ben ilgilenmezdim. Okullar tatil olduğunda kimi çocuklar simit satardı. Ben de kader kısmet sattım. Bununla harçlık çıkartıp sinemaya giderdik; o zamanlar yazlık sinemalar olurdu. Boş zamanlarımızda bizim oyunumuz futboldu. Onun için çocukluk günlerim Talimhane’de geçerdi. Daha sonra Demirtaş’ta oynadım, Merinos’ta antrenmanlara çıktım. Vedat Okyar arkadaşımdı. Mahallemizde o dönem futbol merakı çoktu; mahalledeki delikanlıların çoğunluğu futbolla ilgilenmiştir.
Ben de o yıllarda en favori iş olan tekstil işi yaptım. Ünlü Cadde’de Terzi Vahit’in yanında işe girdim. Orada işi öğrendim, ceket ve manto dikmeye başladım. Babam Almanya’ya gitmişti; on yedi yaşındayken beni de götürdü. Askerlik zamanımda Türkiye’ye geri geldim. Askerliğimi yaptıktan sonra da İngiltere’ye gittim. Bu mahalledeki evimizi orada çalışarak yaptım. Şuan da Mollaarap meydanındaki Çağdaş Kıraathanesi’ni işletiyorum. On sekiz yıldan beri Mollaarap Mahallesi’nin Boşnak, Yörük bütün saygın insanları kahveme gelip gider. Mollaarap’ı sevdiğim için hayatıma yine bu mahallede devam ediyorum. Zaten Bursa farklı bir şehir. Eski Genelkurmay başkanı Işık Koşaner ile biz teyze çocukları oluruz, annelerimiz kardeştir. Bir sohbetimizde kendisi, ‘’Helikopter ya da uçakla gelip geçerken mutlaka Bursa’ya bakıp, seyrederim.’’ demişti. Bursa böyle bir şehirdir.
Benim üç kızım var. Türkiye’nin değişik illerinde öğretmenlik yapıyorlar. Ben emeklilik hayatımı doğup büyüdüğüm Mollaarap Mahallesi’nde sürdürüyorum. Mahallemizi seviyoruz.

Mollaarap Mahalle Konağı, 2013

Cengiz Bütün tarafından 18 Ocak 2013 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP