Zeynep Süngü ile sözlü tarih görüşmesi

1939 yılında Orhaneli’de dünyaya geldim. Bir yaşındayken Maksem’e yerleştik. 1959 senesinde Maksem’den Emirsultan Mahallesi’ne gelin geldim. Eşim Muharrem Süngü 1946 yılında 10 yaşında Yenişehir’den Emirsultan’a gelmiş. Eşim geldiğinde parmakla gösterilen bir tane beton ev yokmuş. Eşim evliliğimizin ilk yıllarında ayakkabıcılık yapıyordu. Daha sonra bakkal dükkânı açtı. Bir müddet bakkal dükkânını çalıştırdıktan sonra Aygaz bayisi açtı. Aygaz bayisini biraz çalıştırdıktan sonra lokanta açtı. Bakkal dükkânı işletirken defterler dolusu veresiye alacağımız olurdu. Bir dönem mahallelinin bir kısmı eşlerini burada bırakıp Almanya’ya gitti. Burada kalan eşi, çoluk çocuğu hep bakkaldan veresiye alışveriş ederdi. İnsanlar fakirdi. Sıvı yağı bile yarım kilo alırlardı. Bizim efendi çok merhametliydi. Bakar karşısındakinin ödeme gücü yok, eski borcunu siler, bundan sonraki borcunu öde derdi. Bir de eskiden kuyruklar olurdu. Sana yağ, tüp vs. alacağınız zaman kuyruğa girerdiniz. Yokluk yıllarıydı. Şimdi zengine her şey bol. Ama ben hiç yokluk görmedim. Bizim kendi dükkânımız olduğu için çok şükür öyle yokluk görmedim. Babamların döneminde daha sıkıntılı günler yaşanmış. Onlar anlatırlardı. Ekmeği bile karneyle almışlar.
Emirsultan’daki eski esnaflardan Bakkal Ramazan ve Bakkal Ahmet vardı. Manav Hüseyin aynı zamanda kahvecilik yapmıştı. Ayrıca İbrahim İstek de kahveciydi, bir ara muhtarlık yaptı. Şu anda eczane olan yerde kasap Hazım’ın dükkânı vardı.
Ben mahalleye geldiğimde tek tek evler vardı. Misal şimdi oturduğum evde biz yirmi haneyiz, önceden burada sadece iki hane oturuyordu. Karşımızda tekke gibi bir ev vardı imamlar oturuyordu. Şimdi orası Kur’an kursu oldu. Az daha ilerde belediyenin yaptığı yerde bir tekke daha vardı. Orada da Hüsamettin Hoca oturuyordu. Hamamın olduğu yerin üst tarafında da eski bir ev vardı. Tarihi bir evdi. Minneti Teyze oturuyordu. Maalesef Minneti Teyze içindeyken o ev yandı. O evin alt tarafında büyük bir yeri vardı. Orada Minneti Teyze sandalye kiralardı. Düğünlerde o sandalyeler kiralanırdı. Düğünlerde yukarıda sanıyorum Gündoğdu Sokak olsa gerek oradaki Celallerin evinde olurdu. Büyük bir evdi. Bazen de Çiçek Kuruyemişçileri var ya Kayhan’da, onların evinde olurdu. Düğünlerde büyük evler tercih edilirdi tabi.
Ben gelin gelmeden otobüsler Yeşil’e kadarmış. Ben gelin olunca “senin şansına” dediler, otobüsler Emirsultan’a kadar gelmeye başladı. Dolmuşlar sonradan çalışmaya başladı.
Emirsultan biraz geri kalan bir mahalle oldu. Çok faal bir yer değil. Ünlü ama faal değil. Yeni evler yapıldı ama arkasındaki evler tamamen kör kaldı. Mesela yukarıda Beşyol ağzında bir sürü yıkılması gereken ev var. Ben oraya kentsel dönüşümün gelmesini istiyorum. Benim de gelin geldiğim ev Beşyolağzı’nda. Şuanda oğlum halen o evde oturuyor.
Ben gelin geldiğimde burada daha çok Lazlar vardı. Emirsultan’ın yerlileri kiracıyı hiç tutmazlar. Kiracı gelir bir hoş geldin demeye gitmezler.
Beşyolağzına giderken Güzide Hafız vardı. Bizim için çok kıymetli birisiydi. Kendisini çok severdik, rahmetli oldu.
Mahallede düğünler erkekli hanımlı olmazdı. Eskiden kınalar, gelin almalar yapılırdı. Düğün ertesi de paça yapılırdı. Kadınlı erkekli düğünler Heykel’deki salonlarda yapılmaya başlandı. Biz ilk gördüğümüzde yadırgamıştık. Sonra benim çocuklarımın da düğünleri salonlarda oldu. Dört tane çocuğum var; Ayşen, Nurşen, Kadri ve Mustafa. Yedi tane de torunum var.
Bayramlarda evde kayınvalidem olduğu için bütün mahalleli bize bayramlık gelirdi. Kayınvalidemin ismi Hesna idi. Herkes bayramda gezerdi ben hep evde misafir ağırlardım. Şimdi de bana geliyorlar, yine bayramlarda evim misafirle doluyor. Çok hoşuma gidiyor.
Bayramlarda tatlılar, cevizli lokumlar yapılırdı. Tabii ki temizlik başroldeydi. Benim küçük kızım evimizin merdivenlerinden bir başlar bütün sokağı akranlarıyla beraber yıkarlardı. Her yer tertemiz mis gibi olurdu.
Ayın 5’i benim günümdü. Nerden nereden misafirim gelirdi. O gün için hazırlıklar yapar bütün gün misafir ağırlardım. Eskiden telefonlar yoktu ki. Eş dost arayıp bulamaz diye böyle günler belirlerdik. Benim annemlerin durumları biraz iyiydi. Onlarda telefon vardı, komşunun telefonunu arayıp beni oraya çağırtırlardı. Telefonu çok sonra eve aldık. Televizyon aldığımız Beşyol’daki evdeydi. Mahalleye ilk televizyonu Almanya’dan getirmişti bir komşumuz. Oraya televizyon izlemeye giderdik. Bizim efendi çocukları oradan toplardı hep. Ondan sonra gitti kendisi de bir televizyon aldı. O zaman tüpler yoktu. Bizim ki gitti üç gözlü likit gaz aldı. Ondan önce pompalı ocak kullanıyorduk. Kayınvalidemler ise maltız kullanıyorlarmış. Ben hiç kullanmadım. Buzdolabımızda yoktu, sonradan aldık. Bizim Hacı meraklı olduğu için beni mahrum bırakmadı. Elektrik süpürgesi çıktı bizim eve hemen bir tane alındı. Bütün mahalleli temizlik yapacağı zaman o süpürgeyi gelir alırdı. Herkesin evini gezdi ve hiç bozulmadı. Çok sağlam çıktı.
Mahalleye bir dünür gelirdi bütün kızların evlerine çat kapı gelirdi. Benden çıkar sana gelir, senden çıkar öbürüne girerdi. Dünürler tavsiye üzerine gelirdi. Nerde kız varsa oraya giderlerdi. Özellikle sabahtan gelirlerdi. Bir sabah kahvesi içer giderlerdi. Eğer kızı beğendilerse tekrar gelmek istediklerini söylerlerdi. Kızın ailesi de olumlu karşılarsa kızı istemeye gelirlerdi. Benim de iki kızım olduğu için çok dünürcü ağırladım.
Aliye, Sabriye, Hayriye, Müzeyyen, Gülsüm Teyze, Hatice Hanım Teyze, Hoca Nineler, Çiçek Kuruyemişçilerin anneleri Emine Hanım Teyze, Münir Hoca, Necati Abi ben gelin geldiğim dönemdeki komşularımızdı.
Hıdırellezleri kızlar çok güzel yaparlardı. Sabah erkenden Beşyolağzı’na geçer ip tutarlar, gelen geçen onlara para atardı. Kendi halinde bir Yaşar vardı. O da onlara def tutardı. Toplanan paralarla Yaşar’a da kumaş alır, çizgili pijama dikerlerdi. O zaman şimdiki gibi eşofman yoktu. Kalan paralarla da çerez alırlar, kızlar kendi aralarında eğlenirlerdi. Çok güzel olurdu. Bir gün Değrimenlikızık’a Kızık Dede’ye giderdik. Bayramlarda da Pınarbaşı’na gidilirdi. Daha sonra Kültürpark açıldı. Kültürpark küçücük bir yerdi. Stadyum tarafından girişte küçücük bir alandı, sonradan büyüdü.
Beşyolağzı’ndaki evlerin kentsel dönüşüme girmesini istiyorum. Oralar iyice köy gibi kaldı.

ARAMA YAP