Erdinç Çelikkol ile sözlü tarih görümesi

14 Mart 1938 Bursa doğumluyum. Babam Hüseyin Rahmi, annem ise Ayşe Çelikkol’dur. İsmail Hakkı Tekkesi’nin altında Elmalık Mahallesi’nde oturuyorduk. Şu an kız kardeşim halen orada oturuyor. Babam da Ünlü Cadde’de terzilik yapıyordu. Kendisi 1951 yılında Karaağaç Mahallesi’nden ev aldı ve bu mahalleye taşındık.

İpekçilik Caddesi’nde Doğu Karadeniz Apartmanı’ndan sola dönünce birinci köşede bir bakkal vardı; ikinci köşede de bizim evimiz bulunmaktaydı. Sokağımızın adı Şabanbahçe Sokak’tır. Evimizin yanındaki köşede de Dikencikler oturuyordu. Babam evimizin altında terzilik yapmaya başladı. Kendisi askeri terziydi. Personel Okulu’nda (Işıklar Askeri Lisesi) okuyan öğrencilere kıyafet dikerdi. Annem ev hanımıydı ancak babamın yardımcısıydı.

Şabanbahçe Sokak’taki Çelikkolların evi, 1952

Şabanbahçe Sokak’taki komşularımız; Dikencikler, Mehmet Cankurtarır, Nedim Kural, Çelebi Mehmet Okulu’nun müdürü Kadri Bey’di.
Bursa’da ki Musiki Derneği’ne 1951 yılında başladım ve 1958 yılına kadar devam ettim. Hocalarım Musa Kumral, Hıfzı Vurtop’un yardımcısı durumundaydım. Park Otel’de çalışmalarımız olurdu. Park Otel, Çekirge Anatolia Otel’den yukarı çıkarken caminin karşısında, şuanda Saklı Bahçe’nin olduğu yerdeydi. Hem Park Düğün Salonu idi; hem de oteldi.

Erdinç Çelikkol Park Otel’de Hıfzı Vurtop, Musa Kumral, İhsan Çaygün ile, 1952

1958 yılında askere gittim. 27 Mart 1960 tarihinde askerden direk İstanbul’a geçtim. Annem, babam ve eşim İstanbul’a yerleşmişlerdi ve beni orada karşıladılar. İstanbul’da Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde görev aldım. Bazı sahne çalışmalarım oldu ancak İstanbul’un bize göre olmadığını anladım ve 1963 yılının Temmuz ayında Bursa’ya döndük. Bursa’ya dönünce direk olarak Eski Belediye Binası’nın alt tarafında 1958 yangınına müteakip yapılan dükkanlardan birinde işyeri açtım.

1970’li yıllarda Şabanbahçe Sokak

Her hafta Cumartesi akşamları gezek grubu toplanırdı. Gezeklerin bir özelliği erkekler arasında olmasıydı. Evin hanımı, çocukları veya bazı kimseler misafir ağırlamaya yardımcı olurlardı. Gezeğin bahar aylarında gezileri olurdu. Bu sayede gezek olarak 1951-1973 yılları arasında (askerlik ve İstanbul’da bulunmam dışında) Türkiye’de görmediğim çok az vilayet kaldı. 1973 yılında son olarak Avrupa seyahatimizi yaptık. Gezek kültürü Osmanlı döneminden beri var. Kısaca geçmişi Domaniç’e kadar uzanır. O yıllarda benim de katıldığım gezeklere Recep Birgit, Musa Kumral, Hıfzı Vurtop, Aktar Şevket’in oğlu İhsan Çoygun, Cahit Peksayar, Burhan Dikencik, Yıldırım Gürses, Nasuhi Gürses katılırlardı. Gezekler genellikle evlerde yapılırdı. Gezek olacak evin sokağa bakan tarafına kırmızı bir ışık asılırdı. Gezekde bir özellik vardı; saz başladığı anda söz biterdi. Gezek müdavimleri aynı zamanda musikiyle az çok uğraşan, seven kimselerdi. Her hafta konusunda uzman olan bir kişi misafir edilirdi. O kişi konusuyla ilgili bilgilendirmeler yapardı ve herkesten sembolik bir para toplanırdı. Bu paranın toplanmasında ki amaç ise sosyal yardımlaşma idi. O parayı bir iki aylığına Ahmet veya Mehmet değerlendirir sonra bir diğer kişiye verirdi.
1980’li yıllarda Şabanbahçe Sokak’taki evimizi müteahhide verdik ve şuan ki Çelikkol Apartmanları yapıldı.

Erdinç Çelikkol’un Şabanbahçe Sokak’taki evlerinin altındaki dükkanları, 1965’li yıllar

 

Bal arısı Engin,Selda Alkor ve Erdinç Çelikkol 1970’li yıllar

1950’li 1960’lı yıllar fakirlik, yokluk yıllarıydı ama dostluk vardı, komşuluk vardı, akrabalık vardı. Şimdi hiçbir şey kalmadı.

Sibel Gök tarafından 28 Mart 2013 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP